21 Eylül 2009 Pazartesi

Tekneyle denize açılırken

Bugünkü gazetede okuduğum bir haber üzerine böyle
bir yazı yazma ihtiyacı duydum.Haberde Datça'da
rüzgarın etkisiyle bir teknenin alabora olması ve
bir kişinin yüzerek kıyıya ulaşması sayesinde
tekneye tutunarak açığa sürüklenen kişilerin
hücumbot tarafından kurtarıldığı yazıyordu.
Kendilerine geçmiş olsun diyorum büyük bir tehli-
ke atlatmışlar.yedi mil uzakta bulunduklarına göre
açık denize doğru sürüklendikleri anlaşılıyor,
yine habere göre yüzen kişinin de sert rüzgara
karşı 5 mil yüzmesi de ayrı bir konu.İyi bir yüzücü
imiş hem de dayanıklı bir bünyesi varmış.Denizde
yaşamını yitiren kazazedelerin büyük bir bölümü
suda boüulmaktan çok vücut ısılarının düşmesi sonu-
cu yaşamlarını yitirmekte.Deniz suyu kışa göre ılık
gibi olsa da insanın suda kalma süresi sınırlıdır.
Tabii arkadaşların nasılbir durumla karşılaştıkla-
rını bilmiyoruz ben genelde rüzgarlı havalarda bu
çeşit kazaların olması ve Datça ya da Datça gibi
rüzgara açık yerlerdeki şartlarla ilgili bilgi vermek
istiyorum.Herhangi bir fotoğraf ve bilgi olmasa da
teknenin fiber bir tekne olduğunu sanıyorum,ağaç
teknenin ağırlığı böyle durumlarda avantaj oluyor.
Denizle uğraştığım süre içinde altıya yakın ahşap
tekne kullandım bazı özel durumlar nedeniyle bakımı
zahmetli olsa da fiber teknelere bir türlü ısınamadım.
Datça'da uzun yıllar içinde böyle bir şey yeni olu-
yor,ya da oldu da duyamadım.Nüfus arttıkça yeni
denize meraklı kişiler arttıkça bu çeşit olaylar
olacaktır.Burada meraklı,amatör arkadaşlara uyarıda
bulunmak istiyorum.
1-Ne kadar hoş,güzel bir şey olsa da deniz hafife
alınacak bir uğraş değildir sonunda insanın yaşamına
malolabilir.Hemen yakına gidiyorum falan diyerek
tedbiri elden bırakmayın.Limandan ayrıldığınız anda
denize açılmış oluyorsunuz.Bir teknede bulunması ge-
rekli can kurtarma gereçleri insan sayısına göre
bulunmalı.Teknenin imkanlarına göre bindireceğiniz
insan sayısı çok önemli,burada yüzünüz yumuşak olursa
kalabalık bir sayıda kişiyi teknenize alırsanız iyi
havada bile tehlike hazır bekler.Yabancılarda görü-
yoruz teknelerinden kıyıya gelirken bile can yelek-
leri üzerinde oluyor.Ama bizler bu olayı ciddiye
almıyoruz,hücumbotun uyarmasına da kızarız.Küçük fiber
teknelerde görüyorum;bu malzemeleri koyacak yerleri
yok.Bizim teknelerimiz kamaralı olduğu için yeterli
sayıda bulundururdum,bunların çalınması durumunda
yerlerine yenisini almak bizim için bayağı zor.Sağlam
bir demirleri,yeterli uzunlukta ipleri yok.Mekan
kısıtlı çünkü.Motorun bakımlı,sağlam olması da çok
önemli,çalışan güçlü bir motorla denizde bir çok zor-
luğa göğüs gerebilirsiniz.

2-Tekneyi kullananın ehliyeti,bilgisi çok önemlidir.
Yakınlarımı her zaman uyarmışımdır;tanımadığınız,bil-
gisinden emin olmadığınız kişilerle denize açılmayın
diye.Niye;denizi tanıyorum ve öyle vasıfsız tekne
kullanıcıları gördüm ki!Öyle çürük,bakımsız tekneler
gördüm ki.Tekne karaya çekildiği zaman bir müddet
sonra kendisi ile ilgili bilgileri ele verir.Bir gün
tekneme bakıp dönerken karada teknesini bakıma alan
bir arkadaşın teknesini daha görür görmez çivi kesik-
lerini farkettim,aldım elime keseri yapabildiğim kadar
çivi kesiği olan kısmı onardım.Şimdi o tekneyle
denize açıldığınızda sert bir fırtınaya yakalanırsanız
o zaman ancak bunun ne demek olduğunu anlarsınız.
Teknenin sağlamlığı,özellikleri böyle havalarda kendi-
ni gösterir.Bizim ülkemizde insanlar ancak bir darbe
yediklerinde o işin ciddiyetini anlıyorlar.Ehliyet
konusuna gelince benim prrofesyonel ehliyet almadan
önce aldığım Amatör Kaptan(o zaman ismi öyleydi,kocaman
tekneleri idare edebiliyordunuz)belgesini alırken,
bayağı bir ders aldıktan sonra girdiğimiz sınavda
yüzlerce kişi içinden 3 kişi sınavı geçtik.İki sene
sonunda binlerce kişi sınava bakılmadan bu belgeyi
aldı adı da Amatör denizci belgesi oldu.Profesyonel
ehliyeti de Urla'da kursa giderek aldık,hiç bir kursu
kaçırmadım diyebilirim.Çünkü bu bilgiler gün gelir
lazım olur.

3-Teknede iyi bir çift kürek çok önemli birer elemandır.
Motorun çalışmaması durumunda kötü bir havada belki
açıklardan kürekle gelemezsiniz ama teknenin başını
dalgaya göre ayarlar,belirli bir güzergahta yol almasını
sağlayabilirsiniz.Alabora olmasını da önleyebilirsiniz.
Ben denizciliğe kürekli kayıkla başladığım için küreğin
ne kadar önemli bir malzeme olduğunu anlayabiliyorum.
Tabii küreklerin sağlam ve biçimli olması da kullanılı-
şında önemli bir özellik.Daima teknelerimin bir köşesinde
bir çift kürek bulunurdu.Bunun faydasını da başıma gelen
bir kaç olayda gördüm.Ve özellikle böyle havalarda çok
mecbur kalmadıkça demir atamayacağınız,kürekle dönemeye-
ceğiniz denizlerde fazla kalmayın derim.Demir atmada da;
böyle havalarda demir zemine ininceye kadar uçurtma olabi-
lir,30 derecelik açıda ancak tutar,bunun için de uzun bir
demir ipi gerekebilir.
4-Herşeyden önemlisi ne kadar hevesli olursanız olun kötü
havalarda denize açılmayın derim.Denizcilikle ilgili hava
tahminlerini takip etmek de önemli.Bazen bu tahminler de
bölgelere göre tutmayabilir bulutlara,denize,rüzgara baka-
rak da bir takım tahminler yapabilirsiniz.Mesela ben çok
denedim her şey güzel göründüğü halde balıkların sunmadığı
zamanlarda bir zaman sonra hava bozulmuştur hatta o gece
fırtına çıktığına çok şahit oldum.Deniz çok anormal şart-
ların dışında kendini belli eder,ipuçlarını verir önemli
olan bunları kavrayabilmektir.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar,denizciliğe yeni başlayan-
ları korkutmak değil amacım,bu işin ciddiyetini anlatmak.
İyi bir spor aracı,stres atma aracı,hoş vakit geçirme
aracı olan denizin dikkat edilmediği taktirde facilara
nasıl sebep olduğunu hep okuyoruz,duyuyoruz.Bu yüzden
ona tutkun olalım ama küçümsemeyelim derim.

15 Eylül 2009 Salı

Sayılı fırtınalar


Başlıkta belitttiğim gibi sayılı fırtınalar
dediğimiz rüzgarlar eski denizciler tarafın-
dan ezbere bilinir ve ona göre davranılırdı.
Bu kuvvetli rüzgarlar her yıl hemen hemen aynı
tarihlerde eserler,belki de binlerce yıl bu
böyledir biz bunlara sayılı fırtınalar diyoruz.
Çok yer kaplayacağı için burada yazamıyorum merak
edenler internetten öğrenebilirler.Eski denizci-
ler(şu an Datça'da bir kaç tanesi yaşıyor)fırtına
zamanı yaklaştıkça biz gençleri uyarırlardı.O
zamanlar meteorolijik çalışmalar bu denli gelişmiş
değildi.Tecrübeli denizcilerden edindiğimiz bilgi-
leri kendi deneylerimizle birleştirerek fırtınalara
karşı hazırlıklı olmaya çalışırdık.Bunları niye
yazıyorum,geçenlerde kıyılarımızın çoğunu etkileyen
fırtınada Datça'da bazı tekneler battı,bazıları
karaya çıktı,bir çoğu da o geceyi korku ve tedirgin-
lik içinde geçirdi.Datça'da tekne sahiplerinin en
büyük sorunu kışın gelen Güneyli rüzgarlara karşı
korunaklı bir limanın olmayışı.Datça'da 20 yıl
teknem oldu,o zaman da böyleydi şimdi de böyle.
Şimdi daha çok zor tekneler çoğaldı,bir kaç dışar-
dan gelen büyük tekneyi de bağlayıp gidiyorlar,
tam bir rezalet.Şimdilerde denizi yine özledim ama
kendime güvenip bir tekne almaya korkuyorum.

Bizim buralarda Eylül ayının ortalarına doğru ilk
Lodos denilen rüzgarlar kendini göstermeğe
başlarlar.Eskiler güneyden gelen her rüzgara
lodos derdi,oysa güneydoğudan esen rüzgar
başka(keşişleme),tam güney'den esen başka
(kıble)Güneybatı'dan esen başkadır(lodos).Hepsine
karşı alınacak önlemler değişik olabilir,iplerin
bağlanışı,bağlanacak yerin seçimi gibi.
Artık dikkatli olmak gerekir,deniz
ihmale gelmez,tekneni güvenli bir yere bağlayacaksın,
demirini sağlam atacaksın,demirin de iyi olacak,ipini
yenileyeceksin gibi bir çok önlemi zamanında almak
gerekir,her gün en az bir kez gelip tekneni kontrol
edeceksin.Yanına bir tekne girmiştir çıkarken senin
demirini yerinden oynatır,haber de vermezler sen
teknen güvende diye rahat davranırsın.Üç kuruşluk
ip almaktan kaçınanların teknelerinin karaya vurarak
battığını çok gördüm.Denizcilikde her türlü olasılığı
hesap etmek gerekir,teknesi batanların çoğu bu olası-
lıklardan en az birini ihmal eden insanlardır.
Şimdi her yıl bu sayılı rüzgarlar gibi birilerinin
teknesi hep batar.En çok da bu ilk lodos fırtınasında.
Lodos derken Datça limanı için en tehlikeli rüzgar
Güneydoğudan gelendir(keşişleme).Limanın mendireğinin
yetersiz oluşu,sonradan yapılan bazı ilavelerde bazı
noktalara dikkat edilmemesi,mesela tam dalgalara karşı
gelen kıyıya beton bir duvar yapılması çok zararlı oldu.
Eskiden buraya gelen dalgalar kıyıya,kayalara çarparak
kırılırdı,oysa şimdi katlanarak büyüyen dalgalar
limanın korunaklı olması gereken mendireğin arkasındaki
kısmı da etkilemekte.

Günümüzde meterolojik imkanları bu denli gelişmişken,
fırtınanın geldiği görülürken bu teknelerin burada
işi ne diye hep şaşırmışımdır.Kışladığın yer ile
ilgili yeterli bilgin yoksa bu nasıl denizciliktir
anlamıyorum.Karayolunda mı seyahat ediyorsun,işte
denizci burada kendini gösteriyor,bir tekne almış
hayallerini gerçekleştiriyor ama bu bir tecrübe,
bilgi isteyen bir konu.Bir çok şeyi yaşayarak öğre-
niyorsun.O akşam öğretmen evinin önünde demirli
teknelere bakarak arkadaşlar bunların çoğu yarın
karaya çıkar dedim,bir anlam da veremedim fırtına-
nın geldiği görülürken bunların hala burada olmasına
Uyaran da yok,Datça limanının yetersizliği ile
ilgili bu teknelerin uyarılması lazım,turları
fiberglas yelkenli yatları kiralatan şirketleri de
anlamıyorum.
Eskiler ilk fırtına ile sonuncusundan kork demişler.
Bence bu fırtınanın kuvvetinden çok insanların hazır-
lıksız olması ile ilgili bir şey.Sonuncusu da iyi
havalara geldiği için bazıları artık güneyden gelen
fırtınaların bittiğini sanıyor.Bizim buralarda
Kuzeyden gelen rüzgarlar Datça'nın Akdenize bakan
tarafında tehlike oluşturmazlar,daha çok Kuzeybatı
(karayel)yönünden eserler,ama yarımadanın Ege'ye
bakan tarafında durum tersidir.Buradaki limanlar
Datça merkezindeki limanlara göre çok korunaklı ve
büyüktür.Bir tanesi balıkçılar içindir.(Körmen limanı)

Datça'yı iyi tanıyan denizciler tehlikenin nasıl
ve nereden geleceğini öğrenmişlerdir.Limanda kışlayan
büyük tekneler en az üç demir ipi kullanırlar,bir
tanesi karaya veya son yıllarda atılan beton
bloklara bağlanır.Geçen yılki bir fırtınada(9 şiddeti
ve üzeri)bu tonlarca ağırlıktaki betonlar sürüklenmişti.
Evet artık güneyli yönlerden gelen fırtınalar başladı,
ve geceyi geçireceğimiz limanları özellikle fırtnaya
yakın günlerde iyi tanımamız lazım.Bu arada bu fırtınalı
havalarda hiç bir tekne sahibi rahat uyuyamaz,benim
şu an böyle bir derdim yok ama o anların da tadı bir
başkaydı.Bütün tekne sahibi arkadaşlara ve fırtınalı
havalarda bile ekmeğini çıkarmak için denizlerde gezen
balıkçılara kazasız belasız bir sezon diliyorum.

30 Haziran 2009 Salı

Son Balık Bittiğinde

Bugün yerel gazetenin birinde balıkçı bir
arkadaşla yapılan röportaj vardı.Datçalı
balıkçı arkadaş Bodrumlu balıkçılardan yakını-
yor ve önlem alınmazsa yakalayacak balık bulama-
yacağız diyor.Ben balıkçılığı bırakalı 2 yılı
geçti,Datça yabancı balıkçılarca talan edilen
bir yer,ve bunun böyle olacağı yıllar önceden
belliydi.Ağ atmanın her mevsim serbest olduğu
bir ülkede balık neslinin tükenmesi kadar kolay
bir şey olmaz.Balıkçı arkadaş özellikle Sinağrit
balığını göremiyeceğiz diyor bu gidişle.Her yıl
mayıs ayıyla birlikte bu balıklar yumurtlamak
amacıyla kıyılara gelirler,ve işte en çok yaka-
landıkları zaman da bu aylar olur.Son yıllarda
moda olan Sinağrit ağları tam bir kıyım yapmakta,
Datça'da yakalanan balıklar komşu turistik belde-
lerde lokantaların vitrinlerini süslemekte.Bu
kıyımdan en çok etkilenen Sinağrit balıkları olu-
yor çünkü bu balıklar toplu gezerler,büyüğü
küçüğü birlikte ağlara topluca yakalanmakta.Peki
bu şartlar altında bu canlılar neslini nasıl devam
ettirsin,bu ağ işini sadece Bodrum'lular yapmıyor,
bu şekilde Datça sularında balıkların yaşadığı
kayaları ağlarla çevirerek onların yok olmasına
neden olan bir çok tekne var.Datça'ya ilk geldiğim
yıllarda Kadedi dediğimiz oltayla avlanırken bolca
Mercan gelirdi oltamıza,hannos takıldımı üzülürdük.
Trollerin avlanma alanı 3 milden 1,5 mile indi
mercan yok oldu.Hannos(hani) yakalamaya gittiğimde
oltamdaki 4 iğneye de balık atlar,misina gıcırdaya-
rak gelirdi,3 tane sunduğu zaman yer değiştirirdim.
Sonra Hannos da yok oldu,tek tek de olsa sunduğunda
seviniyorduk.Şimdi bozulan doğal dengelerde bir de
balon balığı çıktı.Pareketeciler yine de bir şeyler
yakalıyordu, Bu sinağrit ağıyla avlanan balıkçılar
çıktı.Yazıktır,günahtır,acımasızlığın bu kadarına
pes diyorum.

22 Nisan 2009 Çarşamba

Sübye


Kafadan bacaklılar familyasından olan sübye'yi
balık avcılığında kullanıyoruz.Tabii etini yiyen-
lerde var,hatta turistik yerlerde kalamar diye
satanlarda.Tehlike anında kesesindeki siyah mayii
salar ,dikkatli olmazsanız üstünüz berbat olabilir.
Sübyenin canlı yem olarak nasıl kullanıldığı ile
ilgili bilgileri uzatma ile avcılıkta anlatmıştım.
Bu mevsimlerde onlar da kıyılara gelir ve fanyalı
ağlara yakalanırlar.Canlı kalması için bizim kayık-
larda livar olmadığı için çolgulara koyardık.Çolguda
küçük balıklar saldırmadığı müddetçe 4-5 gün yaşar.
Kayıktan denize sarkıtırız öyle durur,giderken kesti-
ğimiz büyük bidonlara koyuyoruz,sık sık su ilave
etmek gerekiyor.Kayıktan sarkıttığımızda ağdan
yapılmış çolgu kullanırsak bir çok canlı sübyeye
zarar verebilir,pencere teli,veya pirinç çuvalı gibi
küçük gözlü malzemeler kullanırsak zarar görmezler.
Ölü olarak yine uzatmalarda,bırakmalarda,sırtı çeker-
ken kullanılır,ak yem olarak da olta avcılığında ve
pareketeler de kullanılır.Bulunduğu ortama göre
rengini ve üzerindeki dokuyu değiştirebilme özelli-
ği vardır,bu yüzden balıkların görmediği çok olur
ve uzatmayı tam çekerken balıkların çokça sunması
bundandır.

Böcek


Taşlık yerlerde yaşayan kabuklu deniz hayvan-
larından.Özellikle bu mevsimlerde yakın taşla-
ra geliyorlar.Şekil itibariyle istakozu andırır.
Avlanma şekli istakozda olduğu gibidir.Sepet
veya ağla tutulur.Benim ağ attığım yıllarda
ağlarıma bir çok kez takıldı,hepsinde dikkatlice
çıkarıp denize bıraktım.O yıllar avlanması
yasaktı,kendim de hiç yemedim.Aslında iyi fiatı
vardı ama nesli tükenmekte.Zamanında bayağı
kıyım yapıldı,ağlar kayalık mıntıkalarda denizde
bırakıldı.Şimdi acısı çekiliyor.Sistemli olarak
hala avcılığı yapılıyor,lokantaların önünde leğen-
lerde satılıyor.Şu sıralar yakalanan deniz canlı-
larının çoğu üreme aşamasında ve kıyılara yaklaş-
maları da çoğunlukla bundan.

7 Nisan 2009 Salı

Lopalar(Kupes)


Bizim buralarda Kupeslere Lopa deniyor.Bugün balık
satan bir arkadaşımın ğnünden geçerken yeni balık
getirildiğini gördüm neler gelmiş diye bakınca şaşırdım.
Şimdiye dek Lopaların böyle büyüğünü görmemiştim.
Her biri yarım kiloydu.Nasıl ve nerde yakalandığını
soramadım.Irıpların yasaklanması ile mi ilgili ,başka
bir nedeni mi var bilmiyorum.
Daha önceki yıllarda lopa avcılığı bayağı
zevkli geçerdi,daha sonra olta ile lopa avlıyanlar
yok oldu.Lopa avında teke dediğimiz çalı karidesi
kullanılıyor.3-4 iğneli köstekli olta takımı.Misina
ince tutuluyor,iğneler de oldukça küçük, tabii hafif
bir kurşun yeterli.Lopaların sık bulunduğu mevkiye
gidip demir atıyorsunuz ondan sonrası lopaların bulun-
duğu derinliği bulmak.Ben kayıktan file içine konmuş
ekmekleri sarkıtırdım,lopalar artık ordan ayrılmaz.
Sunma zamanları ikindi vakti başlıyor.Yeme sunduklarını
hissettiğiniz anda oltayı çekmek gerekiyor,refleks önemli
.Oğlumla lopa avına gittiğimizde o benden fazla yakalardı.
Lopa belki maddi olarak fazla değeri yoktu ama o günleri
özlüyorum.4-5 kayık yanyana demirler ,şakalaşarak balık
tutardık.Kayıkların fazla olması lopanın orada oyalanması
açısından olumludur.Sonra tekeler yok oldu,o gruplar
dağıldı bizler de lopa avını küçümser olduk.Lopa yakalan-
dığında gelişide heyacanlı olur.

6 Mart 2009 Cuma

Veysel Tuna

Ben 1985 yılında Datça'ya geldiğimden bu yana
Veysel Dayının tekneleri hep olmuştur,haftanın
belirli günlerinde balığa çıkardı.Şu an 80 li
yaşlarda hala denizi bırakmış değil.Denizcilik
her zaman için hareket etme ortamı bulduğunuz,
sporun en güzelini yapabildiğiniz bir uğraşı.
Yaşlandıkça romatizma gibi bazı sorunlar çıkarsa
da artıları da oldukça fazla.Deniz stresten uzaklaşmak,
doğayla başbaşa kalmak,iç dünyanı keşfetmek açısın-
dan bulunmaz bir yer.Bir kere popon deniz suyuyla
ıslanmasın denizi bırakamazsın derler.Hergün limana
gidip teknelere bakıyorum,arkadaşları dinliyorum.
Denizin kokusunu içime çekiyorum.
Limana indiğimde Veysel Dayı(ben ona hep öyle ses-
lenirim)denize çıkmak üzereydi.Videosunu çektim,
onunki bir hobi gidip gelirken sırtı çeker,bırakma
bırakır ve kadediyle Hannos,malaç yakalar.Tekne
çalışınca 9 luk pancarın sesini dinlemek de benim
için bir hoş oldu.Videoyu seyretmek için resme tıklayın.

25 Şubat 2009 Çarşamba

Kalın Parekete-(taş pareketesi)



Kalın parekete ile sinağrit,orfoz,lahos
gibi balıklar yakalanır.Bizim buralarda
bunun da bir kaç çeşidi var.Çoğunlukla
takım 80-90 lik misina köstekler 70 lik ,
iğneler 7-8-9 numaraya kadar gidiyor.
Kalın pareketede iğne aralıkları 4-5
kulaçtan başlıyor.
Her boy balığı yakalıyorlar,bazısı 90 lık
misina köstekler 80 lik yapıyor.Bir arka-
daşımızın takımı 120 lik misina köstekleri
90 lık misina olarak kullandığını biliyorum.
Bu takımda iğneler 6 numaradan başlıyor.
Tabii böyle bir takımla yakaladığınız
balık da ona göre oluyor.Ve devamlı taşla-
rın olduğu yerlere atılıyor.Yem olarak
bizim buralarda sardalya veya tirsi kulla-
nılır tabii bu balıklar burada pek yakalanma-
dığından dışardan geliyor ve taze yem bir
sorun oluyor.Irıp tekneleri varken izmariti
de yem olarak kullandık.
Biraz daha ince olan taş pareketesinde
sübye,kalamar gibi yemler de kullanılıyor.
Bizim buralarda bu tip pareketelerin
kullanıldığı derinlikler 60-70 m den başlar,
150 m ye kadar atan arkadaşlar var.Pareke-
te atılırken daha önce de bahsettiğim gibi
belirli aralıklarla ağırlıklar bağlanır,bunun
amacı pareketenin akıntılardan etkilenmemesi,
istediğiniz yere atılması içindir.Özellikle
derin sularda bir de akıntı varsa bu ağırlıklar
daha bir önem kazanır.Burada şamandıraların
bağlandığı taşlar da ona göre ağırlaştırılır.
Atarken de Paraketenin inmesini isdiğimiz
yere gelmeden atmak gerekir,akıntı,rüzgar
gibi faktörlerle kerteriz aldığımız yeri
geçebiliriz.
Bir gün ince burun dediğimiz yere parekete
atmıştım(o zamanlar yöreyi tanımıyordum)biraz
sonra kontrole gittiğimde şamandıralar ortada
yoktu ve ogün takım da gitti.Aklıma orkinos,
akya gibi bir balık takıldı da alıp gitti mi
gibisinden sorular geldi ama daha sonra bu
sularda devamlı parekete atan Sedat arkadaşımla
konuşunca akıntı olduğu belli oldu,ondan sonra
o yörelerde çok balık yakaladım ve akıntının da
nasıl bir şey olduğunu anladım.

18 Şubat 2009 Çarşamba

Amatör balıkçılar


Şu sıra Datça sahilleri ellerinde kamışlar
kendilerine oltalarını atacak bir yer arayan
balıkçılarla dolu.İçlerinde bayan balıkçılar
da var.Güzel bir görüntü oluşturuyor,balık
yakalayanlar da bayağı var,yoksa bu kadar
balıkçı bu yıllara kadar görmemiştim.Bu aylar
kefallerin yumurta bırakma ayları ve gruplar
halinde uygun yerlere akın ediyorlar.Kullan-
dıkları yöntem sarmalı olta.Bazıları videoda
gösterdiğim gibi ikili veya tek iğneli bir
olta da kullanıyor.Tek iğneye haşlanmış makar-
na takanlar bile var.

15 Şubat 2009 Pazar

Video çekimleri-Sırtı çeken balıkçılar

Bundan sonraki günlerde balıkçılıkla ilgili
bir çok videomu bu sayfalarda yayınlayacağım.
Akşam kıyıda gezerken limandan çıkan balıkçı
teknelerini gördüm,sırtılarını çıkarıp çekmeğe
başladılar ,bir yandan çekim yaparken bir yan-
dan da eski anılar canlandı.Bu saatlerde ben
de teknemle çıkar ,sırtımı çekerdim.O zamanlar
kameram yoktu ve gökyüzündeki bulutların güzel-
liği,manzara hep beni büyülemiştir.Kalamar mev-
siminde akşam güneş batarken gökyüzü bir başka
olur.Bugün de öyle bir gündü bolca video çektim.
Balıkçılarla ilgili olanları sayfama koyuyorum.
Resme tıklayarak izleyebilirsiniz.Sırtı çekenler
dedim sırtı çeken teknelerden birisi turna balığı
sırtısı da çekebilir,bu saatlerde Turna da sunar.

Parakete-İnce Parakete



Balıkçılıkla uğraşan birçok kişi pareketenin
ne olduğunu bilir.Mutlaka bir kaç kez denemiş-
tir,veya arkadaşları kullanırken görmüştür.Ba-
zıları da daha önce sütunlarımda tanıttığım
Sedat hoca gibi sadece parekete ile avlanır.
Parekete uzun bir misinaya birkaç kulaç ara
ile bağlanan köstekli oltalardan meydana gelen
bir balık avlama yöntemidir.Bir çok balığın
kendine has parekete takımı vardır,ben burada
size bizim buralarda kullanılan İnce Parekete
ve Kalın Parakete(taşpareketesi diye de geçer)
hakkında bilgi vereceğim.Şu sıralar Kılıç pare-
ketesi de kullanılıyor daha sonra onu da tanıt-
maya çalışacağım.Bu konular kitaplarda çokça
yazılır ama en önemlisi yöreyi iyi tanımak,
deneylerinden yararlanmak daha sonra da
bizim yazdığımız teorik bilgilerin ışığında
yeni bakış açıları kazanmaktır.
İNCE PAREKETE:Bu parakete de 0.70- 0.80
misina ve 14 nolu iğneler kullanılıyor.
İğne aralıkları 3-4 kulaç yapılıyor.Datça'
da en fazla 400 iğneli kullananlar var bazı
yerlerde 1000 iğneli falan yapıldığını duy-
muştum.Ben 150-200 iğneyi geçmeyen takımlar
yaptım çoğunlukla taşlık yerlere atıyordum.
İyi yemlenip zamanında atıldığında boş gelme-
nin mümkün olmadığı bir avlanma şekli.Dip
oltasıyla yakalayamadığınız bir
çok balığı yakalama şansınız olur.
Bu oltayla buralarda mercan,hannos(hani),
salagöz,karagöz,melanur,fangri gibi balıklar
yakalanır.İnce pareketeyi bazıları kıyıya yakın
taşlıkların kenarlarına atarlar,bazıları da daha
derin sularda kullanırlar.Benim attığım sular 60
m ile 80 m arasında değişiyordu.Bu sularda fangri
ve salagöz yakaladım.Mercan kırmalık yerlerde zaman
zaman ereştelik dediğimiz yerlerde oluyor.Mevsimi-
ne göre balıkların bulundukları muhitleri bilen
balıkçılar zamanı gelince o yerlerden güzel balık
alırlar.Balık avında yenilikçi olmak,denemek şansını
artırır.Bazılarını görüyorum 40 yıldır aynı yerde
aynı yöntemle avlanmakta.Bazıları da daha yeni
başlamış ama ondan iyi balık yakalar duruma gelmiş.
İnce parekete de 14 nolu iğne denizin dibini süpürü-
yor her boy balık yakalanabiliyor,ben daha büyük
iğneler kullandım yine yakalayacağım balıkları
yakaladım.Yalnız misina inceliğine dikkat ettim,
kösteklerde 35-40 arası misina kullandım.Bu işin
profesyonellerine baktığımda da 35- 40 lık misina
kullandıklarını görüyorum.İnce pareketede önemli
olan unsurlar1-Takım,uygun misina ve iğne olmalı
2-oltanın atılacağı yer-daha çok taşlık,kırmalık
mahaller zaman zaman ereştelik yerler
3-yemleme-Çoğunlukla akyem,maun,deniz hıyarı.Genelde
bizim buralarda kalamar yem olarak kullanılıyor.
Yemi ince makarna keser gibi kesip 3-4 kez iğneyi
yemden geçirin iğnenin ucu hafifçe dışarıda kalsın.
3-Zaman-ince pareketede sonuca etki eden en büyük
faktörlerden.Genellikle sabaha karşı saat 4 gibi
atılır güneş doğmaya başlar başlamaz toplanır.
Balıklar daha güneş doğmadanki o saatlerde sunu-
yorlar,toplamaya gelince geç toplarsanız çıyanlar
temlere üşüşüyor ona balık sunmaz ayrıca yakalanan
balıkları berbat ediyor.Ben ince pareketeyi biraz
derin sulara attığım için gündüz attım çoğu kez.
Ama erken saatlerde attığım zaman sonuç çok daha
değişik oluyordu.Salagöz ve sinağrit sürülerine
denk geldiğinizde pareketeyi çekmenin zevki bambaş-
ka.Benim salagözler kiloluktu ve kafa vurarak
gelişleri,uzaktan parıldamaları bu avcılığın zevki.
Söylenecek o kadar şey var ama sayfalar sınırlı.

20 Ocak 2009 Salı

Balık avında başarılı olmanın püf noktaları

1-Önce balığın avlanma saatlerini kaçırmamak lazım.
Balıklar günün belirli saatlerinde çıkıp avlanırlar veya
beslenirler.Sabahın erken saatleri bu açıdan en uygun
zamanlardır,bu erken saatler bile kendi içinde farkeder.
İnce parekete atanlar ya gecenin bir zamanı oltaları de-
nize bırakırlar ya da sabaha karşı daha güneş doğmadan
bırakırlar güneş çıkar çıkmaz toplarlar.Aydınlığa kalırsa
bizim buralarda sülük dediğimiz canlılar toplanır yakala-
nan balığı delik deşik ederler.Bu avlanma saati benim
kendi deneylerime göre mevsime göre de değişiklik gös-
terebiliyor.Mayıs ve haziran aylarında saat1,5-2 dedi mi
balıkların hareketlendiğini ve o saatlerde lahos,orfoz gibi
balıkları çok yakaladığım olmuştur.Yinebu avlanma saat-
leri derinliğe göre de değişiyor.Lamburta sabah 8 gibi çok
saldırgan olur bir de öğleye doğru yeme istekli atlıyor.
Kapalı havalarda balık çoğu zaman istekli oluyor.Akya
sırtısı çekenler daha çok öğleden sonra verim alırlar.
Kıyı balıkçılığında erken saatler ve bir de güneş batmaya
yakın daha iyi netice alınır.Levrek ve kefal gibi balıklar
bu saatlerde yemlenmeye çıkarlar.Balıkların sunmasında
denizin sakinliğinin de rolü vardır.Çok sakin,çarşaf gibi
havalarda balık sunmaz,biraz deniz dalgalanınca yeme
sunmaya başlarlar.Ama ne olursa olsun avda erken kal-
kan kazanır.2-Avlanma alanının doğru tespit edilmesi de
sonuç için önemlidir.Balıkların yem bulabildikleri,saklana-
bildikleri,oksijenin bol olduğu yerler.Mercan,salagöz,
karagöz gibi balıklar kırmalık kayalık alanlarda bulunur.
Buralardaki yengeç yavruları,kabukluları yiyerek besle-
nirler.Buralar tecrübeyle veya radarlarla tesbit edilebilir.
Bizim burada"kadedi"dediğimiz ucunda kurşun olan kös-
tekli dip oltası ile avlanma bölgesi hakkında bayağı bilgi
toplayabiliriz.Bu nasıl olur;çıkan balıklardan,her cins ba-
lığın yaşadığı ortam bellidir.Renklerinden,bazı balıklar
(hani gibi) yaşa-dıkları ortamın rengini alırlar.Bazen olta
kayalara takılır hemen kerterizi almak lazım ve onu bir
yere not edin.Burunlar balıkların çokça bulundukları yer-
lerdir,buradaki dip akıntıları yemleri buralara getirir özel-
likle sırtı çekerken her burun bir av verebilir,dikkatli olmak
gerekir.Aniden yükselen dağların dipleri de aniden derinle-
şen yerlerdir ve buralarda da balıklar çok olur.Burunların
uzantılarında,çevrelerinde kayalık yerler vardır.3-Her ba-
lığa uygun doğru oltanın kullanılması balık avındaki verimi
artırır.Balıkçılıkta daima ince olta,küçük iğne ile daha iyi
sonuç alınır ama bunu balığın cinsine göre tesbitetmek
gerekir,küçük balıklarla büyük balıklar için gereken incelik
doğru tesbit edilmezse balığı kaçırırız.Özellikle mercan
salagöz gibi balıklarda ince misina çok önemli.Yine kefal,
levrek gibi balıklarda da avın sonucunu çok etkiler.
Bunlar misinayı ve iğneyi çabuk farkeden balıklardır.
4-Her balığın yaşadığı ortamlara uygun olarak sevdikleri
yemler vardır bu yemleri bulabilirsek balık avından iyi
bir netice ile döneriz.Kalamar,sübye,karides,ak yemler,
hertürlü balığın yiyebileceği yemlerdir.Sübye günlük
olmalıdır.Dipfrizden çıkmış kalamara her zaman balıklar
sunarlar.Bazen karidesin hafif kokmuşu iyi netice verir.
Bunların çoğu deneyerek bulunabilir.5-Hangi balık hangi
mevsimde,saatte nerede nasıl av vermişbunları unutma-
mak lazım,bir deftere bunlar not edilmeli.Sayılı fırtınalar
gibi bunlar yaşamda tekrarlanırlar.Sadece bir kaçgün,
veya hava durumu ile ilgili farklılıklar olabilir.

Bindiği Dalı Kesmek

Datça'da balıkçılar Denize küsmüşler.Balıktan boş
gelmelerinin yanında mazot fiatlarının fazlalığı da
onları zorluyor.Bindiği dalı kesmek olayı gibi ülke
mizde bir çokalanda benzer şeyler yaşanıyor.Balık-
çılar kilometrelerce ağ atıyorlar 2-3 kg balıkla geli-
yorlar.Olta balıkçıları onlar da aynı.Gelecek yıl balık
daha da azalacak,bunu görmekiçin kahin olmaya gerek
yok. Önce açıklardan başlayalım trollerin 3 milden 1,5
mile indirilmesinin etkilerini gözlerimle ve yaşayarak
gördüm.Demir bir kapak balıkların yaşadığı ortamı
mafediyor.Gözleri küçük her boy balığı yakalıyorlar..
2-Diğer balıkçılar her mevsim ağ atabiliyorlar
(barbun ve voli ağları),onların yasaklanması yok.
Balığın üremesine ve yaşamasına imkan yok bütün
sahiller ağlarla donanıyor.Bundan da geçtik balıkçı-
ların birçoğunda artık misina ağı kullanıyor. Gözleri
küçük,misina ağa balık gündüz bile yakalanabilir.
Tutulması yasak balıklar yakalanıp alenen satılıyor.
Kayalar sinağrit ağı denen ağlarla çevriliyor.Kayalara
takılan ağlar balıkların yaşama alanını yokediyor. Bütün
bunlar daha çok kazanç için, gelecek nesillere bir şey
kalmıyor.Gırgır ağlarına yasak geldiğinde , iş işten geçmiş
oluyor,çünkü buraları sıcak denizler olduğu için yumurtalı
balıklar dayakalanmış oluyor.Maalesef bir çok alanda ol-
duğu gibi denizlerde de sadece bugünü düşünenler çok.

15 Ocak 2009 Perşembe

Zargana avı

Balığın özelliklerinden bahsetmeyeceğim her amatör ve profes-
yonel balık avcısının tanıdığı bir balık.Kıyıdan amatörce avlan-
dığım yıllarda ilgimi çekerdi,daha sonraki yıllarda akya avında
yem olarak kullanıyordum,İpek sürütmesi ile bir kaç tane ya-
kalar balık avına öyle giderdim.İki kulaç uzunluğunda bedenin
ucuna turuncu renkteki ipek(balık malzemesi satanlarda
oluyor.) bağlanarak 15-20kulaç denize bırakılır,bedenle oltanın
birleştiği yerdeki fırdöndünün üst tarafına küçük bir kıstırma
takarsanız daha iyi olur.Ağır yolla giderken ipeğe atlayan balık
ipeğin dişlerine dolanması sonucu yakalanır.Amatörler iskele
gibi yerlerden avlanırlar,şamandıralı ve yemli bir olta kullanılır.
Şamandıradan sonra 40-50 cm boyunda bir bedenin ucundaki
iğnelere takılan sülük yem uzağa atılıp beklenilir(makaralı olta
ile daha iyi sonuç alınır).Şamandıra batınca çekilir ve yakalan-
ması sağlanır.İki iğne olayına gelince;yemin uzunluğu göz önüne
alınarak ilk iğneden sonra 3-4 cm sonra 2.bir iğne bağlanır,ilk
oltaya yakın ilk iğne yemin oltaya bakan ucuna(yemi tutar)2.
iğne yemin altlarına doğru geçirilir.Bunun avantajı balık yemi
ağzına alır almaz yakalanır,yutması falan gerekmez,kendim
denedim diğerleri yakalayacağım diye uğraşırken sen atıp
çekiyorsun,yeterki zargana olsun.Zargana kendi etine daha
bir iştahla atlar..Denediğim diğer bir yöntem aterina balığı
şeklinde döktüğüm kurşundan yapma balığın kuyruk tarafın-
da üçlü iğne oluyor.Sabit iğne,dökerken yerleştiriyorsun.
Atabildiğin kadar uzağa atıp kızla çekiyorsunuz,nasıl balık
yakaladığınıza şaşarsınız.Bu çeşit kurşundan yapılan yemlerde
mazgallama diye birşey var.Özel torbadaki civa ile balığı parla-
tıyorsunuz,çok faydası oluyor.Zarganalar göründüğünde balık-
çılarda bir heyacan olur,onun peşi sıra bir çok büyük balık da
kıyılara yaklaşırlar.Akya,lamburta gibi.

Balık avlama yöntemleri

Benim burada vereceğim avlanma yöntemleri daha çok
benim çevremde gördüğüm veya kullandığım yöntemlerdir.
AKYA Sırtı ile, canlı yem kullanılarak avlanılır,bunlar sübye
ya da zarganadır.Sübye her mevsim bulunabilir ama zarga-
nanın mevsimi vardır.Zaten büyük balıklar da bu zarganaları
kovalarken kıyılara sokulurlar.Ölü sübyeye de sunuyorlar.
Yapay yem, çift kaşık,sübye(yapay)Uzatma dediğimiz olta
ile canlı sübye ,Bırakma ile canlı sübye,zargana kullanılır.
Hani(burada hannos) yakalamak için kullandığımız oltalara
" kadedi" deniyor Datça da olta ile avcılığı yapılan nadir balık-
lardan.Şimdi onlar da bayağı seyrekleşti.Üç veya dört köstek
kullanırız,kurşun biraz ağırca olur.Buralarda avlandığımız sular
60 m den başlar.Oltanın dibe çabuk inmesi ve uçurtma olma-
ması için.Hava sakinse kurşun küçültülebilir.Arada bir çekerse-
niz yakalandığını görürsünüz.Yem olarak en çok kendi etini
sever,küçük çağonozlar,midye,ak yem her yeme sunar.Yeter
ki sunmaya istekli olsun.
KARAGÖZ Buralarda oltayla avcılığı pek yapılmaz.Amatörler
arada sırada kıyılardan yakalarlar.Çift köstekli olta kullanıyor-
lar.Yem midye,karides,sulina en sevdikleridir.Balıkçılar ince
parekete dediğimiz takımlarla yakalıyorlar.Güneş doğmadan
pareketeleri atıp, güneş doğar doğmaz toplamak gerekir.
KEFAL kıyı balıkçılığında anlatmıştım,geçiyorum.
LAHOs u ben uzatma dediğim olta ile çok yakaladım.Bizim
bildiğimiz buralarda kum lahosu(Lagos diye de geçer) ve kaya
lahosu diye iki çeşidi var.Kum lahosu lokantalarca daha tutulu-
yor.Dip sırtısı ile yakalayanları gördüm.Suların ısınması ile bir-
likte yumurtlamak için kıyılara yaklaşıyorlar.Bırakma olta ile
de yakalanır.Yem:canlı ve ölü sübye,kupes,kalamar.Kadedi
dediğimiz köstekli dip takımının biraz kalını ile de lahos yaka-
lanabilir.Sırtıda kaşık,yapay kalamar,rapala dediğimiz yapay
balıklar kullanılır.Kalın parakete ile(ana misina 80likveya 90
lık,köstekler 70 veya 80 lik) yem sardalya,tirsi bazen kalamar,
sübye de olabilir.Ama en verimli yem sardalya,zamanında
izmaritle de yakaladık.
LEVREK tuttuğum levreği anlatırken bilgi vermiştim.
MERCAN Datça ya ilk geldiğim yıllarda çok mercan yakala-
dım.Daha sonra trol ve diğer balıkçı tekneleri artınca hiç kalma-
dı.Son yıllarda biraz göründü şimdi yine yok.Biz mercanı 3 veya
4 köstekli kadedi dediğimiz dip oltalarıyla yakalarız.Bazı balıklar-
da misina kalınlığı ve olta büyüklüğü çok önemlidir,mercan da
bu balıklardan.Daima ince bir takım kullanırdım yalnız çekerken
dikkat etmeli,sık sık kafa vurur.Mercan da yem de çok önemli
taze kalamar veya sübye.Ama benim en favori yemim buralarda
Teke denilen çalı karidesidir.Özel çolgularla kıyılardan veya su
birikintilerinden tutardık.Olta avcılığında hiç bir balık buna daya-
namaz.Ne yazık ki şimdi tekelerde yok oldu balıklar gibi.Mercan
şimdilerde derin sularda ince parakete ile yakalanıyor.Yem
akyem,sulina,karides.Ben kalamar kullanırdım.
ORFOZ yakalanış özellikleri lahos da olduğu gibidir.Tekfarkı
daha önce de yazdım kayalara girerse çıkarmak çokz ordur.
O zaman" gulindir "dediğimiz çember şeklinde ağır yuvarlak
demirden sıcak demircilere yaptırılan bir alet kullanıyoruz,
çapı 20 cm ile 30 cm arasında.Bir tarafında misinanın geçmesi
için bir yarık vardır takılan misina içeri alındıktan sonra çıkma-
ması için bu yarık hortum gibi bir şeyle kapatılır.Gulindirin ken-
disine bağlı bir kalın misina veya ip vardır.Balığın ucunda olduğu
misina gulindirin içine alındıktan sonra gergin tutularak bu misi-
naya en dik olunacak vaziyet alınarak gulindirin ipi salınır.
Gulindir ağır olduğu için kısa bir zamanda balığa ulaşır.
Bazen kafasına çarpar balık ürkerek kendini salar,bazen dolaşan
misinaları kurtarır.Ama ben onca denemeden bir kaçında başarılı
oldum.Dalgalı ve rüzgarlı havalarda zor oluyor.Orfoz sırtı ile de
çok yakalanır.Çünkü akya sırtısı çekerken kıyılarda orfoz ve
sinağrite de denk gelebilirsiniz.Sadece orfoz için sırtı çekenleri
de gördüm o zaman yem yapay balık oluyor.Rapalanın başı
kırmızı yanları beyaz yapay yemi ile arkadaşlar çok yakaladı.
Orfoz lahosta kullanılan parekete takımıyla da çok yalkalanır.
PALAMUT yakaladığım palamutları anlatırken bilgi vermiştim.
Palamutların çok olduğu zamanlarda çapari ve kadedi ile de
yakaladım.Ama bizim buralarda daha çok sırtı ile yakalanıyor.
Sırtıda kaz veya martı tüyü bazen kırmızı horozun kuyruk
tüyleri,yapma balıklar bu balıkları seçerken içi bilyalı olanları
seçin çok farkediyor.Burda aklıma geldi;kadedi dediğimiz kös-
tekli dip oltasıyla avlanırken ben kösteklerden sonra 4,5 tane
kaz tüylü köstek kullanırdım,oltayı çekerken oralarda kolyoz,
palamut falan olursa sunar.
ZARGANA bizim denizlerimizde zarganalar daha çokAğustos
ayıyla birlikte kıyılara yaklaşıyor.Bu konuda ayrıca bilgi
vereceğim.

Patatesli Balık
Patatesleri

14 Ocak 2009 Çarşamba




Balık Avında Yemin Önemi

Balık avında kullanılan yem avın başarılı olması açısından
büyük önem taşır.Amatör olsun,profesyonel olsun herkes
bunu bilir ama her zaman uygulayamaz.Bazen bilgisi yeter-
siz kalır,bazen yem bulma imkanları olmaz.Benim ağlarım
yokken canlı sübye bulcaz diye balıkçıları beklerdik.Bayağı
para ödediğimiz de oldu.Denize gidenler boş döndüklerinde
söyledikleri şey genelde deniz kurudu olur.Evet eskisi gibi
balık yok,ama birtakım becerilerini ,yaratıcılığını kullanıp
yakalamaya devam etmen gerekir.Bazen de balık olduğu
halde bu yem ve olta konusundaki bilgisizliklerden boş dö-
nerler. Yem balığı çekerse avın başarısız olma şansı çok
azdır.Pekçok balık akyem dediğimiz beyaz,parlak yemlere
ilgiduyar.Suda yansıyarak balıkların ilgisini çekerler,görün-
meleri kolay olur,lezzetleri de balık için çekicidir.Diğer bir
husus yemin tazeliğidir ki bu hepsinden önemlidir.Bir usta
olta balıkçısı tanıdığım "balık gibi düşünceksin"derdi.Kendi-
ni balığın yerine koycaksın azcık.Benim kullandığım akyem
kalamardı,tabii o zamanlar kendimiz yakaladığımız için do-
labımızda bolca bulunurdu.Yoksa almaya kalksan bayağı
pahalı.Ama bazen öyle olurduki balıklar ona bile sunmazlar-
dı.Sülüne,karides,midye içi gibi yemlere hiçbir zaman hayır
demezler.Kalamar olmadığında sübye kullanabilirsiniz .
Nisan ayları sübyelerin yumurtlama ayları ve bazı eski balık-
çıların dediğine göre bu aylarda tatları kötü olduğundan ba-
lıklar nazlı olurlarmış.Hakikaten birçok sübye ile avlandığı-
mız olur boş gelirdik.Bu işler tecrübe,bilgi,yetenek işleri.
Kendi yemini kendin bulursun.İyi balık yakalayan birbalık-
çı için duyduğum,bu aylarda paraketede sübyeyi yem
olarak kullanmadan önce kumun içinde ovalarmış,yemin
o yumurtlama dönemine özgü tadı gitsin diye.Yine bu pare-
ketelerde deniz hıyarı denen bir canlıyı da yem kullanırlardı.
Bir ara koruma altında diye duydum,nesli tükeniyor.Taze
sardalya,tirsi de ilgi çeken akyemlerdir.İzmarit,Aternos,
zargana, da diğer akyemlerdir.Karidesleri yem olarak kulla-
nacaksanız kafalarını koparıp hafif tuzlandıktan sonra küçük
naylon torbalarda buzdolabında muhafaza edebilirsiniz.Bir
de bizim buralarda Teke dediğimiz çalı karidesleri vardır.
Olta avcılığında bunun yerini tutan yem bilmem,eskiden
çolgularla deniz kenarlarından, durgun sulardan yakalardık.
Şimdilerde nesli tükendi sanki.Buzdolabında saklamaya gel-
mez kullanacağın kadar yakalamalı.Kefal avında genellikle
hamur,ekmek kullanılır.Bunun için de yemleme önemlidir.
Kayıkların arkasından kefal yakalayan birisini gördüm hiç
boş yok her gidişinde yakalıyor.Dikkat ettim yanında bir
naylon kova ,yarısına kadar ekmek içi ve balık çiftliklerin-
de kullanılan yemi karıştırıp hazırlamış devamlı bulundu-
ğu yere atıyor aradan da kendi oltasına takılanlar oluyor.

14 Ocak 2009 Çarşamba

Balıkçının emeği


Hangi balıkçı olursa olsun emeğinin karşılığında bir şeyler
yakaladığı zaman yüzü değişir,bütün yorgunluklar unutu-
lur,bunda işin maddi tarafının yanında "bir şey yakalaya-
madın mı "sorusu balıkçıya zor gelir.Alttaki fotoğrafta
Karaköy'lü balıkçı Celal sırtı ile yakaladığı orfozla,yukarı-
da Datça Limanından balıkçı Sedat parekete ile yakaladığı
mercanlarla görülüyor.

Yakalandıklarında balıkların davranışı

Oltaya takıldıkları anda her balığın kendine özgü bir tep-
kisi vardır.Bunlar bilindiği ve soğukkanlı davranıldığı tak-
dirde balığın kaçması çok az bir olasılıktır.Ama bazen ne
kadar dikkatli olursanız olun oltaya yakalanan balığın eli-
nizden kaçıp gidişini üzülerek yaşarsınız.Dip balıklarının
ve orta su balıklarının oltaya yakalandıkları anda tepkile-
ri farklıdır.Lahos orfoz diplerde,çoğunlukla kayalık,mağa-
ralık ve batıklar civarında yaşarlar.Sadece beyaz lahos
dediğimiz lahos kumlarda yaşar.Bu balıklar yakalandığı
anda hızlıca çekilmeli veya tekneye yol verilerek bulun-
duğu mahalden uzaklaştırılmalıdır.Özellikle orfoz yuvası-
nın çok yakınlarında gezinir,yakalandığı anda oraya kaç-
mak ister ulaşırsa onu ordan çıkarmak mucizelere kal-
mış bir şey.Lahos onun kadar olmasa da yine de hiç
boşlukvermeden çekmek lazımdır.Oltanın kopması diye
bir şeyçok nadirdir çünkü bu balıklarda kullanılan misi-
nalar en az 70 liktir.Sinağrit de diplerde kayalık mahal-
lerde gezinir ama çekmesi en kolay ve zevkli balıktır.
Kayalara takıldığı nadir olur.Siz çekerken balık boşan-
mış gibi olur aldanmamak lazım çünkü size doğru geli-
yordur.Kayığa alırken veya olta çıkarılırken dişlerine
dikkat etmek gerekir.Akya da diplerde yemlenen bir
balıktır,kayalık yerlerde gezer.Ama orta sularda gez-
diği de çok olur.Yakalandığında büyüklüğüne göre bir
zorluk yaşarsınız.40-50 kg lıklarına çok rastlanılr.Be-
nim yakaladığım en büyük akya 20 kg geldi ama bah-
settiğim kilolarda yakalayan arkadaşlarım oldu.Akif
reis akya avının ustalarındandır zamanı gelince bah-
sedeceğim.Yakaladığımda orfoz sandım çok hızlı çek-
tim,yaklaşınca kayalara,derinlere doğru hamle yaptı,
kontrollü olarak arada bir kalama verdim misina kop-
masın veya zorlanıp da iğne ağzından çıkmasın diye.
Kaç kiloluk olursa olsun akya yakalandığın da derine
dalar,kayalık yerlere gitmeye çalışır,başarırsa misi-
naları kayalara dolayarak koparıp gider.Bu balıkları
kayığa alırken kakıç kullanırsanız iyi olur.Akya gibi
büyük balıklarda misinayı çekerken dikkatli istifle-
mek gerekir,bir yerimiz misinaya takılırsa tehlikeli
olabilir.Akya kayığı gördüğü anda hareketleri sertle-
şen bir balıktır.Turna balıkları fazla zorlamaz,çabuk
yorulur.Ağzındaki dişler çok keskindir.İçeriye alır-
ken veya olta çıkarılırken dikkat etmeli.Torik pala-
mut,önce derine kaçmaya çalışır sonra size doğruyü-
zer.Boşluk vermeden,asıldığında kontrollü bir kala-
ma vererek çekmek lazım.Kayığa alırken çolgu kul-
lanırsanız iyi olur.Müren mığrı,olta ile avlanılırken
zaman zaman oltanıza takılırlar ve pek hoşunuza
gitmez.Özellikle müren balığının dişleri çok keskin-
dir,dikkatli olmalı,uzaktan misina kesilerek kurtul-
makta fayda var.Isırırsa en geç iyileşen yaralar bu
ısırıklardadır.Ağzında çokça zararlı bakteri barındı-
rır.Kendini misinaya dolayarak düğümler,misinayı
kesmekten başka çareniz kalmaz.Levrek balığını
ben çok yakaladım,hem de ince misinayla.Fazla
zorluk çıkarmıyorlar arada bir zorladıkları oluyor
o anda serbest bırakmadan biraz kalama vermek
lazım.Boşluk verirseniz kulağının arkası jilet gibidir
keser.Kayığa alıken veya oltayı çıkarırken çok dik-
kat etmeli elizi kestirirsiniz.Mercan yakalandığında
hemen çekilebilirler.Avcılığı çok zevklidir.Küt küt
vurarak gelirler o anda biraz duraksamak oltanın
kopmasını önler.Lambuka(bizim buralarda
lamburta) çokça yakaladığımbalıklardan.Gelirken
hiç boşluk vermeden çekmek lazım.O havalara
zıplar,sağa sola gider farketmez misina sağlamsa
hızla çrkip kayığa alınır.Lamburta avında balığı
kayığa aldığınızda hemen başından, tutup oltayı
çıkarıp çolgu gibi veya derince naylon bir varile
atıp üzerini kapatmak gerekir,Kayığa girdikten
sonra iyice delirir,etrafı üstünüzü pisletir.3-4
kiloluklarında daha değişik bir strateji izlerdim
ve kaçırdığım çok nadir olurdu.Balık oltayı aldı-
ğında asılır götürür bırakırım gitsin diye biraz
gittikten sonra asılarak oltayı ağzına taktırırım.
Sonra diğer bir oltayı atarak aynı işlemi yapar
diğer yakaladığım balığı çekerim.Çok denedim
hemen çekmezseniz büyük lamburta sakinleşiyor
kuzu gibi geliyor.Öbür türlü çılgın bir şekilde gelir-
ken oltadan kurtulduğu çok oluyor.Balıkçılarda
böyle kaçırma hikayeleri çoktur.Ben oltaya takıl-
dıktan sonra çoğunlukla balığı kaçırmam,acele et-
mem oltayı ağzına iyi geçiririm,bir de bu boşluk
verme olayını iyi ayarlarım.

Balıklar Ağaca Çıktı




Datça limanında bu görüntü her zaman vardır.Yalnız biraz
erken gidip Sedat Akkaraca'nın çay evinde biraz oturacak-
sınız.Denizden gelen balıkçılar hem biraz soluklanmak hem
de bir alıcı çıkar diye bu ağaca balığı asar bir yandan demli
çaylarını yudumlarken balıkları gururla seyrederek yorgun-
luklarını atarlar.Tabii fotoğrafta balıklar az gibi görünse de
bugünkü hava durumuna göre iyi birneticedir.Ben fotoğraf
çekerken balıkçı arkadaşlar balıklar ağaca çıktı diye takıldı-
lar ben de başlığı öyle yaptım.

Domuz Balığı



Bu balık da son yıllarda bizim buralarda görülmeğe başlandı.
Uzatma yaparken canlı yemlerimizi parçalıyorlardı.Daha
çok burunlarda rastladımÇok kalın bir derisi var,dişleri
de keskin kimi eti güzel diyor ama yiyeni görmedim.
Daha önce gördüklerim aşağıdaki resimdeki gibiydiler,
yukardaki resimde açık renkli olanı kumda yakalanmış,
aralarındaki farkı görmeniz için yanyana koydum.

Melanur avında sarmalı olta




Sert köpükten yapılmış şamandıraya bağlı 30 luk misinaya
üçlü iğneleri 2,5 cm arayla(6 iğne yeterli)bağlıyorsunuz sonra
düzgünce hazırladığınız bir ekmek parçasını dikkatlice şaman-
dıranın üzerine sarıp iğneleri doluyorsunuz.Balıkların buluna-
cağı yerlere bırakıp bekliyorsunuz yakalanır yakalanmaz tek-
nenizle gidip balığı alıyorsunuz.Bu iş için bu takımdan en az
dört beş tane yapmalısınız,iğneleri bulabildiğiniz kadar küçük
kullanmalısınız ve galvanizli olmalı.Şamandıra silindi rşeklinde
4 cm çapında falan olmalı.Son duyduğuma göre şamandıra ola-
rak ampul kullananlar varmış parlaması balığın dikkatini çeki-
yormuş.Bu takımdan bahsettiğim bir arkadaşım bu hafta sonu
denedi melanur ve karagöz yakalamışlar.Tabii bu işler tecrübe
işi deneyerek en uygun yolu bulacaksın, kayık olmadan bu av-
lanma olmaz.Uygun koy ve burunlara gidip balığın olduğu derin-
liklere oltaları bırakmak gerekiyor,yakalandığında da hızlı hare-
ket etmelisiniz.Bu takımın avantajı normal bir sarmalıya sunma-
yan balıkların bu oltaya sunması ikincisi oltayı istediğiniz sulara
gidip bırakabiliyorsunuz.

Kıyılarda balık yakalamak




.Zamanında ben de kıyılarda balık tutacağım diye çok koş-
turdum.Sonra teknelerimiz olunca gelip geçerken merakla
bakardık,bir şey yakalamışlar mı diye.Kıyı avcılığında balı-
ğın yerinin ve avlanma zamanının iyi belirlenmesi gerekir.
Ne zaman,nerde ne avlayacağız.Takımımızı ona göre yapa-
cağız ona göre yem kullanacağız.Bu konuları bilmeyen arka-
daşları görüyorum bazen öylece bekliyorlar.Amatör avcılık-
larda bir şey yakalamasan da dinlendirici bir yanıvardır.
Denize bakar hayal kurarsın,günlük sorunlarından biraz da
olsa uzaklaşırsın.Ufak tefek deolsa bir şeyler yakalarsan
daha zevk alırsın.Bir de kendi yakaladığın balıktan ailenin
de tattığını düşünün,zevkine diyecek olmaz.Bütün balıkçılık-
larda balığın yemlendiği,gezdiği alanları bulmak şansımızı
çok artırır.Yoksa boşu boşuna beklersiniz.Yeri buldunuz
diyelim avlanma saati de çok önemlidir.Hadi onu da yerine
getirdiniz balığın cinsine göre taze ve sevdiği yemi kullanma-
lısınız.Kefal gibi yüzey balıklarında balığın o bölgede olup ol-
madığını bulunduğunuz yere bir kaç ekmek parçası atarak
anlayabilirsiniz.Levrekde şişirilmiş boş bir yem atarsanız
levreğin olup olmadığını tahmin edebilirsiniz.Yeme atlama-
sa bile etrafında dolanışını görebilirsiniz.Hangi balık olursa
olsun yemleme önemlidir.20 m ye kadar derinliklerde
karagöz,çipura,levrek sinağrit,akya,gibi balıklara rastlaya-
bilirsiniz.Daha önce de dediğim gibi kayalık,kırmalık,çakıllık
yerlerde şansınız artar.Ekmek ve hamur ile kefal,sarpa,
karagöz,sokkan gibi balıkları yakalayabilirsiniz.Ekmekle avla
nırken çıplak,levrek gibi balıkları yakalayanları çok gördüm.
Bizim buralarda çoğunlukla sarmalı denen15-20 oltanın birer
santim arayla bağlandığı oltalar kullanılıyor.Benim uğurlu
sayım 14 idi,14 tane olta bağlardım.İlk iğne ve son iğne ekme-
ğin kabuğunda sağlamca bir yere batırılır.Bunu sararken balı-
ğın ekmeğe sunduğunda kolay yakalanması için dikkatli olmak
gerekir.Dışarda ekmeğin içi kalır iğneler aralarda fazla dikkat
çekmez.Bazen balık dipte gezer,ekmeğin içine bir ağırlıkkoyup
attıklarını ve bayağı balık yakaladıklarını çok gördüm.Kefal
avcılığında gençler çoğunlukla iki iğneli bir takım kullanırlar.
Uçtaki iğnenin 15 cm gerinde 15 cmlik bir kösteğe bağlı ikinci
bir olta vardır.Ekmekden küçük parçalar oltalara takılır.Burada
ustalık 1- oltayı uzağa atabilmek 2-balıksunduğu anda çekebil-
mektir.Yoksa ekmeği balıklar hemen alırlar.Balığın sunduğunu
anlamak için küçük bir köpükten şamandıra kullanılır.Şamandı-
ra suya batar batmaz çekilir.Bu usulde avcılıkbir kayık veya
bottan yapılırsa daha ,iyi netice alınır.Bu bahsettiğim ikili olta,
becerebilirseniz çok iyi netice verir.Kullanılacak misina 25lik
ile 30 luk arasında olmalıdır.25 lik misinanın görünmemesi ve
batmaması açısından iyidir ama,sağlam markalar tercih
edilmeli. Kıyı avcılığında yanınızda küçük de olsa bir çolgu
mutlaka bulun durulmalı.Yakalayamam demeyin denizden
nasıl bir balık geleceği hiçbelli olmaz.Aceminin şansı çoktur
derler.Kefal gibi balıkları yakaladığınızda hiç aceleye gelmez,
sabırlı,sakin olmak gerekir. Asıldığında boşluklar bırakarak
boşanmasını önleyebilirsiniz.Bu oltalarda kullanılan iğneler
çoğunlukla küçüktür.Zorlarsanız açılır veya balığın ağzından
çıkabilir.Olta numaraları rakamlar büyüdükçe küçülür.Büyük
balık avında biz 6-7-8 lik iğne kullanırken kefal avında 14lük
ve yukarılar tercih edilir.Karagöz gibi balıklar hem ekmekle
hem de solucan,midye türü yemlerle yakalanırlar.Karides,
akyem,denizkurdu da sevdiği yemlerdir.Dip balığı oldukları
için kurşunlu,zokalı oltalar kullanılır.Benim bu sayfalarda
bahsettiğim avlanma ege,güney ege ve kısmende Akdeniz'
dedir.İstanbul,Marmara değişik özellikler gösterir.Onun için
bu bölgelerden gelip balık avlamak isteyen arkadaşlar kısa
zamanda sıkılıp vazgeçmektedirler.Her denizin kendine özgü
özellikleri vardır.

Kalamar avında misinanın yapma balığa bağlanması



Yukarıda açıklamaya çalıştığım bağlama şekli fabrikanın
önerdiği bir şekildir.Yapma balıklarda hareket çok önemli
olduğu için bu bağlama şekli hareketi kısıtlamaması açısın-
dan önemli.Yalnız sürtünmeden dolayı misina zayıflıyor
arada yeniden bağlamakta fayda var.Bu sırtılarda kullandı-
ğım kurşunu çoğunlukla kendim dökerdim.Ortasında bırak-
tığım boşluktan kalınca bir misina geçirip her iki ucuna
fırdöndü bağlardım.Bu şekilde hazır kurşunlara güvenme-
yin fırdöndüler kırılabiliyor.Burada kurşunla yapma balık
arasını 3 kulaç gösterdim bu gezeceğiniz derinliklere bağlı
olarak değişebilir.Çok kıyılarda hiç kurşunsuz gezebilirsiniz.
Bazı hazır balıklarda bir ağırlık var o da kurşun olayını de-
ğiştirebilir benim bahsettiğim rapala cinsi yapma balıklar.
Bu şekilde bir kurşun ve bağlama şekliyle 3 m lik derinlik-
lerde geziyordum.Eğer daha sığ sulara girmem gerekirse
başka hazırladığım,daha hafif bir kurşunla avlanıyordum.

Kalamar Avında kullanılan yapma balıklar



Kalamar avında kullanılan pek çok çeşit yapma balık var.
Eskiden sadece rapala markalar vardı.Ben her çeşidini
denedim sonunda rapalalarda karar kıldım,ya onlarla
başladığımız için diğerlerinde tam bir netice alamadım.
Üstteki resimde bir rapala ile tombik dediğimiz yapma
balık görülüyor.Rapalaların önündeki eğik mikamsı çıkın-
tılar yapma balığı suda giderken sağa sola hareket ettire-
rek canlı balık etkisi yaratırlar.Sırtı çekerken bu türler
kullanılır,diğer tombik dediğimizde bu çıkıntı yoktur bun-
lar kayık hareket ettirilmeden yapılan avlanmalarda kulla-
nılır.Ya kadedi dediğimiz oltanın üst kısmına 20 cm lik bir
köstekle bağlanılır ya da altta bir kurşun ile 2-3 tanesi üst
üste bağlanarak dibe indirilir arada bir birkaç m çekip bıra-
kılır.Tombiklerle gündüz de kalamar avlanabilir.

Kalamar Avı

Kalamar avı kasımın ortalarında başlar bizim
sularda.ocak,şubat nadir olarak martta da
avladığımız oldu.Tabii her zaman avlanmaya
çıkamazsınız.Hava iki gün güzelse dört gün
bozuk olur.Kış şartları ne olacağı belli olmaz.
Bir kez kalamar avına çıktıktan sonra
hergün sabırsızlıkla o anı beklersiniz.Bunda avın
zevk vermesi kadar vücudun o oksijenli havayı
istiyor olmasından diye düşünüyorum.Hava karar-
maya başlar başlamaz kalamarlar akın akın kıyıya
doğru hareket ederler.Siz de kayığın arkasından
misinayı 15-20 kulaç salarak yalancı balıkla
sırtıyı çekmeye başlarsınız.Bundan sonrasında
tecrübe önemlidir.Kalamarın bulunacağı yerleri
en kısa zamanda tesbit etmek.Zikzaklar çizerek,
bazen kıyıya paralel ,bazen dik motor rölantide
gezer durursun.Önceleri 4 veya 5 kayık olurduk.
Sonra bu sayı her yıl katlanarak arttı.
Gece karanlığında birçok tekne ateş böcekleri
gibi dolanıyor.Dikkat isteyen bir iş ;küçük bir
dalgınlıkta tekneler çarpışabilir veya karaya falan
oturabilirsiniz.Kalamarlar ilginç canlılar,bilim
adamları daha henüz çözebilmiş değiller.Tam bir
sürüye denk gelmiş yakalıyor iken birden bakmışsın
yok olmuşlar.Ve bu sayede de nesillerini devam
ettirebiliyorlar,bunca avcıya rahmen
(büyük balıklar ve insanlar)Sonra belli bir saat
sonra tekrar bir akın olur. Bulundukları su derin-
liklerini tahmin edip onagöre kurşun ağırlığını
ayarlamak gerekiyor.Karanlık gecelerde avın sunması
kısa sürüyor kendimizce buna değişik yorumlar
yapardık.Daha eskilere; göre karanlıkta kayığın
pervanesi yakamoz yapıyor ve kalamarın ürktüğü
üzerine ama tam nedenini kimse bilmiyor.Ayın
olduğu gecelerde belirli aralıklarla sabaha kadar
yakalayabilirsiniz.Hazır sırtıların olmadığı
zamanlarda misinanın ucundaki iğneye parlak bir
balık ağzından geçirilir kürekle gezerdik,
kalamar balığa yapışınca yavaş yavaş çekerek
kayığın yanına kadar getirerek çolgu veya ucuna
üçlü iğne bağlanmış bir çubukla çeker alırdık.
Çolguyu kalamarın arkasına vurmak gerekiyor çünkü
geriye doğru hamle yapar.İzmir taraflarında avı
ve zamanı değişik olabiliyor.Oralardaki balıkçı-
lardan durdukları yerden tombik dediğimiz hazır
oltalarla avlandığını duymuştum,yazın da avlanı-
lıyor.Yakalandığı zaman kayığı hemen boşa almak
gerekiyor.Dikkatli bir biçimde çekmek gerek,
uzantılarından yakalandıkları için küçük bir
zorlamada kopar.Yaklaşınca su fışkırtırlar,
mürekkep atarlar dikkat etmezseniz yüzünüz
gözünüz berbat olur.Bazı zamanlarda sık sık
uzantıların koparak kaçırdığınız olur bunun
nedenini;kalamarın yumurtada olmasına bağlıyorlar.
Kalamar avında en hoşuma giden gecenin karanlı-
ğında doğayla bütünleşiyorsun.En küçük bir ışığı,
hareketi algılayıp ona göre tepki veriyorsun.
Soğukla,karanlıkla bazen denizle de mücadele
ediyorsun.Karanlıktahareket etme yetilerin çok
gelişiyor. Sonra güneş batmak üzereyken gökyü-
zünün aldığı renkler anlatılacak gibi değil.
Şimdiki fotoğraf makinam o zaman olacaktı.
Gönderen MUZAFFER

13 Ocak 2009 Salı

İsmet Kaptan





İsmet kaptan Datça'nın en eski denizcilerinden,Babadan
balıkçı.Aynı yaştaki balıkçıların çoğu artık denize gitmi-
yor o hala var gücüyle çocuklarına yardım ediyor,saba-
hın dördünde pareketesini atıyor,gelince de dinlenmek
yok paraketeler elden geçiyor,kopanlar yerine konuyor,
yaralı misinalar ayıklanıyor.Onun uzmanlık alanı ince
parakete,salagöz,karagöz,fangri gibi balıkları yakalıyorlar.
Parakete atmadıkları zaman ağlar tamir ediliyor,çalışmaz-
san ,uğraşmazsan bu işten ekmek yiyemezsin.

Dip sırtısı(orfoz-sinağrit-akya)


Bu sırtı ile Orfoz,Lahos,Akya,Sinağrit gibi balıkları yakala-
yabilirsiniz. 0.90 lık100 kulaç misina mantara sarılırucuna
4cm lik bir sağlam fırdöndü bağlanır.Bundan sonra 0.70 lik
misinadan 3 er cm lik fırdöndülere bağlı birer kulaçlık misi-
nanın ortasına 70 grlık kurşunlar konularak,altı-yedi kez
tekrarlanır.Bu sayı derinliğe bağlı olarak artırılabilinir.Yine
fırdöndü bağlanarak 7-7,5 kulaç uzunluğunda ek beden
eklenir.Bu takımla 15-20 mlik dibikayalık kıyılarda 1-1,5
mil hızla gidilir.Kayık hareket edince yemden başlayarak
25-30 kulaç denize bırakılır,takılma olursa belirli bir kulaç
içeriye alınarak ayarlanır,tabii bu ayarlamayı kayalık yer-
lerde yaparsanız oltanızı dipte bırakır gelirsiniz.Bu durum-
larda derinliği gösteren aygıtlar çok işe yarar.Tabii yöreyi
çok iyi tanıyan balıkçılar tecrübeleriyle dibe taktırmadan
sırtı çekebilirler.Sırtı işi tecrübe ister,bir çok balıkçı üşenir-
ler veya sırtı ilgilerini çekmez aslında çok net bir balık ya-
kalama şeklidir.Ne kadar acemi olursanız olun bir zaman
gelir ummadığınız bir balığı yakaladığınızı görüverirsiniz.
Hiç olmazsa balığa gidip gelirken çekebilirsiniz.Yem derdi
yok rapalalar yeterli.Akya avında daha önce de bahsetmiş-
tim canlı yem(sübye,kalamar,zargana)daha iyi netice verir.
Denize bırakılan misinanın uzunluğu,kurşunların sayısı,hız
gibi faktörler gittiğiniz derinliğe ve dip durumuna göre de-
ğiştirilir.Tabii yemler kullandığınız durumlarda balık yeme
dokunduğunda hemen çalınma yapmamalı,biraz boşluk
verip çekmeli,yemi yutsun ve iyi takılsın.Balık çolgu veya
kakıç yardımıyla içeri alınmalı.
DİKKAT:sırtı çekerken misinayı elinize dolamayın,gerek-
tiğinde denize atacak durumda tutun.Aniden bir kayaya
takılma,çok büyük bir balığın sunması tehlikeli sonuçlar
doğurabilir.Bir de yanınızda her zaman sıkıştığınızda uza-
nabileceğiniz kesici bir alet olmalı.

Oltaların bakımı

Bugün balıkçı arkadaşlarla sohbetetmek için limana indim,
konuşurken konu kaçan balıklara geldi.Büyük bir balık(bü-
yük ihtimalle akya)koparıp götürmüş oltayı.Bu çoğu balıkçı-
nın başına gelir ,çoğu da ihmal sonucu oluyor.Bir misina za-
man içinde eski gücünü kaybediyor,kayalara sürten kısımlar
zayıflıyor,daha çok da fırdöndü kalitesiz oluyor veya zamanla
suda çürüyor.Hangi balık avında olursa olsun eski misinaları
kullanmamalı,hem zayıflıyor hem de esnekliğini kaybediyor.
Ara sıra kontrol etmeli özellikle akya gibi büyüklüğünün ne
kadar olacağı bilinmeyen balıklarda bu çok önemli. Fırdöndü
avın büyüklüğüne uygun olmalı,kaliteli alınmalı,zaman zaman
değiştirilmeli.Malzemenin ucuzuna kaçarsanız balığı kaçırırsınız,
öyle birfırsat da uzun zaman gelmeyebilir.O balığın değeriyle o
malzemeden kaç tane alınır.Olta iğnelerini de markalı ve sağlam
olanlardan seçmeli,arada bir yenisini bağlamalı,zamanla yıpranır
balığın zorlamasıyla çıkar gider.Şimdi balık avcılığının en verimli
zamanları rastgelsin diyorum balıkçı arkadaşlara.

Balık Bulucular

Bugün balık buluculardan bahsedeyim size,bu konuyla
ilgili deneylerimden.Balıkçılıkla ilgili dergileri takip eder-
ken bu konuyla ilgilendim ve araştırmaya başladım.
Hem bütçeme uygun olmalıydı hem de kaliteli.İnternetten
fiatlarını,özelliklerini öğrendim ,benim beğendiğim model
o an için firmalarda yoktu,sonra Amerika'dan geldi gidip
aldım.Balıkçılık yaşamımın son yıllarında radar veya balık
bulucu denen bu aletlerden yararlandım.Derinliği göste-
riyor,zeminin özelliklerini,suyun ısısını falan.Almak için
araştırdığım sıralarda dergilerde şöyle bir uyarı vardı;
balığı gösterecek diye bu aletlerden almayın,bunlar size
balığın yaşadığı alanları bulmanızı sağlarlar,böylece zaman-
dan kazanırsınız vs yazılar okudum.Bu uyarılarda gerçek
payı büyük,ama büyük teknelerdeki balık bulucular daha
gelişmişlerdir.Ben balık bulucum yokken daha çok balık
yakalıyordum.Bu aleti aldığım ilk zamanlar bayağı farketti
daha sonra tersine dönmeye başladı.Daha önce deneyleri-
mizle bulduğumuz kayalık yerlerde avlanıyorduk oltaları-
mız değişik yerlere düşüyordu.Şansımız artıyordu,balık
bulucumuz olunca hep kayalara atma gibi bir şartlanma
oluyor,oltalar kayalara sıkça takılır oluyor.Yalnız dedikle-
ri gibi dipteki canlı yerleri bulmanda faydası çok.Balıklar
büyük orta olarak görülüyor.Hareketin canlı olduğu yer-
leri seçiyorsun.Parekete ile avlanmada yardımı oluyor.
Denemeler sonucu aracın özelliklerini tanıyabiliyorsun.
Buna da pek vakit bulunmuyor..Gidip gelirken geçtiğim
yerleri inceliyordum.Araç ses dalgaları yayıyor çarptığı
cisimlere göre ekranda şekiller oluşuyor.Tabii gösterdiği
şekillerden sen biraz önce geçmiş oluyorsun.Kullandığın
açıya göre bir alanı görebilirsin balık daire şeklindeki bu
alanın herhangi bir yerinde olabilir.Benim balık bulucum
20 ve 45 dereceli idi.20 derece daha dar bir alanıgösteri-
yor fakat daha derin bir alanı tarıyor.45 derece derinlik
artınca orta sularda faydalı olur.Alınacak bulucular en az
iki açılı olmalı.Benimki 450 m yi gösteriyordu bu normal
buralarda çok fazla derinlerde avlanmıyoruz.Bozuk ve
dalgalı havalarda gösterdiği derinlik azalır.Sonuç olarak
balık bulucular faydalı balıkçılar için ama çok fazla şey
beklememek lazım.Bir de bana şöyle bir olumsuz etkisi
oldu;eskiden balıktan boş dönünce balık yokmuş der
teselli bulurduk.Ama bu aletler kayığında olunca iri iri
balıklar altında geziyor yakalanmıyor,balık vardı yakala-
yamadım oluyorsun.Tabii bu neknolojik gelişmeler iyi
güzel de balıklara hiç şans bırakmıyor,gün geçtikçe de-
nizlerimiz kuruyor.Radarları olmadan önce Datça'ya ge-
len yabancı balıkçılar balık yuvalarını burada birilerin-
den öğrenmeye çalışırlardı.Bulamadılar mi giderlerdi.
Şimdi çok gelişmiş balık buluculara sahipler,balığı ve
kayaları görerek ağlarla çeviriyorlar.Balığınhiç şansı yok.

Akya avı

Akya Güney Ege ve Akdenizde sıkça rastlanılan bir balıktır.
Zaman zaman diğer denizlerde de görülebilir.Datça'da Mayıs
ve bu aylarda daha sonra sonbahar darastlanır.Bazen tek
ama genelde sürüler halinde gezerler.Balık avlarken kayığı-
mızın altından geçen 15-20 kg lıkakyaları çok gördük.Hemen
canlı sübyeleri bırakmamıza rahmen bakmadılar bile.Gördü-
ğüm kadarıyla kalabalık olduklarında yeme sunmuyorlar.Ya
o anda canlı yemlerin peşinde olduklarından ya da bir sürü
davranışı bunun bilimsel bir izahını bilmiyorum.Bir tanesini
yakaladıktan sonra 3-5 tanesinin peşinden geldiğine şahit
oldum.Daha önce de bahsettiğim gibi kayalık yerlerde olurlar
genelde.Sırtı çekerken kayalık yerlerden geçerken özellikle
burunlarda dikkatli olmak gerekir.Hangi balığın peşinden
giderseniz gidin burunlar daima balıkların oyalandıkları yer-
lerdir.Akya sırtısında 20-30 m lik derinlikler başarılı olabile-
ceğiniz derinliklerdir.Bu mevsimlerde Akyaların 5 m lik sula-
ra kadar kıyılara yaklaştığını bizzat gördüm.Kendim de daha
önce yazdığım gibi bir çok kez Akya yakaladım,bunların çoğu-
nu uzatma dediğim avlanma şekliyle yakaladım.Sırtı ile de ya-
kaladığım oldu.Sırtı çekmek apayrı bir iş,kıyıları dolaşarak sa-
atlerce gidiyorsunuz yakalayamazsanız bir kaç denemeden
sonra bıkarsınız,ama bir tane yakaladınızmı artık bırakamaz-
sınız,çok değişik bir zevki var.Ben bu sırtı işine çok fazla gir-
mezdim,gelir giderken şansa çekerdim.Ama bazı arkadaşlar
sırf bu işle uğraşırlar.Akif ağbi de Akya'yı sırtı ile çokça yaka-
layanlardan.Bugün limana indiğimde Akya sırtısı hazırlıyordu
bu yazıyı yazmak ordan aklıma geldi.Onun sırtısında oltalar-
dan bir metre sonra büyük birfırdöndü var.3,5 kulaç sonra
yine bir fırdöndü.Her 3,5kulaçta 150 şer gramlık kurşun ol-
mak üzere 3 kurşun kullanıyor,bu ağırlıklarla 20-30 m derin-
liklerde sonuç alıyormuş.Bu kurşunları ayarlamak artık biraz
sizin deneylerinize,suların durumuna vs kalıyor.Yoksa kitap-
larda,dergilerde bir çok bu konuda yazılar,resimler var zaman
zaman hepsini denedim ama bizim bu sularda bizim bu yön-
temler daha başarılı oluyor.Benim küçük bir balıkçı dükkanı
açacak kadar malzemem var bir depoyu kaplamış durumda.
Ne görsem aldım,denedim çoğunu kullanamadım.Sırtılar için
yapma balıklar,Akya için de var denemedim bile.Akya'nın
sunduğu saatler sabahın erken saatleri ve öğleden sonra 3-4
gibi.Bizim buralarda öğleden sonraki zamanda daha verim
alınıyor.Oltalar balığın iriliğine göre 6-7 numara.Fırdöndü
ler sağlam battal tabir edilenlerden.Misina çoğunlukla 90 lık
bazen 80 likde kullanıyorlar.Kullanılan malzemeler sıkça
gözden geçirilmeli,Akya sert ve büyük bir balık olduğu için
en küçük bir hatada kurtulur gider.Sunduğunda sakin olmak
önemli ben çoğunlukla sırtı çekerken balığın sunduğu anda
bir boşluk verir sonraasılırım,bir zararını görmedim,pek balık
kaçırdığım olmazdı.Bazıları balık sunar sunmaz sertçe asılır,
olta iyi geçmez veya balık yemi yutmamış olur.Bazen balıklar
yemin ucundan tutarlar biraz salarak yutmalarını sağlarım.

12 Ocak 2009 Pazartesi

Lambuka(lamburta ) avı

Kitaplarda Lambuka diye geçiyor yabancı ülkelerdeki adı
Mai Mai,Datça'da Lamburta deniyor başka yerlerde yine
değişik söylenişleri var.Akşam limanda otururken hemen
bana yetiştirdiler Lamburtalar çıkmış alan da olmuş.Balık-
çılığım zamanında Lamburta zamanı benim rekorlarımı
kıran çok az olurdu.Yılların tecrübesi,soğukkanlılık,tabii en
önemlisi yem.Dipfirizimde bolca kalamarım olduğu için her
zaman avantajlı olurdum.Yanımda taşıdığım bir buzluğa en
az bir kg kalamar alır öyle ava çıkardım.Yem taze olacak bir
de balığın iştahını çekecek şekilde takılacak,genelde oltamın
ucunda 3 iğne bulunur,balığın iriliğine göre 11numaradan
başlar 9 numaraya kadar kullanırım,ilk geldiklerinde biraz
küçük olurlar iğneyi ona göre takmak gerekir.En uçta bir
iğne,15 cm ileriye bir iğne,3 . iğneyi biraz daha aralıklı yapa-
rım.Üç iğne üç balığı aynı anda yakalamaktan çok ilgi çekmek,
sürü etkisi vermek,1,5 kulaç sonra iri birfırdöndü,6 kulaç
sonra da 2. bir iri fırdöndü koyup 60-70metrelik 80 lik bir
misinaya bağlarım.Misina daha uzun daolabilir.30 kulaç salıp
rölantide gidiyorsunuz,giderken debir yandan denizi gözlüyor-
sunuz,martıları,balık sürülerinin hareketini.Bir anormallik
var mı veya sudan dışarı atlayıp balıkları kovalayan bir
lamburta var mı?Sürülerin bulunduğu yerler özellikle burun-
lar lamburtanın oyalandığı yerlerdir.Sürü halinde gezerler
binlerce olabildiği gibi çeşitli nedenlerle dağılıp küçük gruplar
halinde de olabilir.Ustaca davrandığınızda hepsini kayığa
alabilirsiniz.Giderken yemi tırtıklamayabaşladığında 4-5
metre misinayı salar sonra çekerim takılın-caya kadar,
çabuk davranmazsanız yemi alırlar,saldığınızda çoğunlukla
yemi yutarlar,asılınca yem oturur.Hemen kayığıdurdurup
misinayı 15-20 m salıp kayığa bağlarım,daha uzunolursa
sorunlar çıkabilir.Kayığımda hazır olan tek iğneli oltalarımı
kayığımın iki tarafından atabildiğim kadar uzağa atarım.
Balık oltayı kapınca alır götürür biraz götürmesine izin
verip sonra çekerek oltayı oturturum.Birini çekerken
diğeri yakalanır ve bu hareketlilik onları iyice saldırgan
yapar.Arada bir kaç tane küçük yem parçası atabilirsiniz,
bağlı balıklar durdukça ve hareketlilik sürdükçe yakalama-
ya devam edersiniz.Yalnız bu iki tek oltayı kullanırken
denize düşürmemeye dikkat etmelisiniz,balık oltayla gider
diğer balıkları da yanında sürükler.Bunun için ben ince atık
su borularını 20-30cm kesip misinayı buna sarardım,misina
70 liği geçmesin bir numara daha ince olabilir,boruyu
kayığın kenarlarına yaptığım sağlam sopalara geçiriyordum,
balık asılınca borular dönerek boşluk kendiliğinden veriliyor-
du.Birini çekerken dönen borudan 2.nin de yakalandığını an-
lıyordum.Balıkların çekilişinde boşluk vermeden sertçe çekin
atlamasına zıplamasına aldırmayın,misina kolay kolay kopmaz
yalnız iğneyi sağlam bir düğümle misinaya bağlayın.Bir de
yakalanan balığı fazla zıplatmadan seri olarak kayığa almak
gerekir,altınızda muşamba pantolon olursa balığı başından
yakalayıp dizlerinin hiza-sında bacakların arasına kıstırıp
oltayı rahatlıkla çıkarıyorsun.Koymak için ya bir çolgu ya
da derin bir kap kullanıyorsun.Çolgu olursa kap yine lazım
çok zıplar ve her taraf kan olur..

Lambuka(lamburta)yemekleri

Lambuka uzun yıllar halkımız tarafından ilgi görmemiş
geçici bir balık.Belli bir boya geldiklerinde sürüler halinde
gelip kıyılarımızda bir müddet oyalanırlar.Tuttuğumuz
yıllarda satmakda zorlandık hep,ama değerini bilenler
ondan vazgeçemezler.Ben bir çok değişik pişirme şeklini
denedim,palamutta olduğu gibi lamburtayı da dipfrizde
bir müddet dinlendirdikten sonra pişiriyorum.Nasıl ya-
parsanız yapın önce temizleyip derisini soyun ,dipfrize
koymadan önce biraz başaşağı dursun.Derisini soyma,
keskin bir bıçakla üst dikenlerinin olduğu yerden baştan
sona alıyorsunuz sonra alttan aynı işi yapın yandaki de-
riler boşta kalmış oluyor bir ucundan tutup çekip alıyor-
sunuz.Sonra parçalara ayırıp poşetlere koyuyorum ve
dipfrize atıyorum.Tavası güzel olur ayrıca plakiside öyle.
Kızartmalardan kaçanlar için:tencerede yağda soğanlar
sarartılıyor içine balıklar konuyor.Soğanlarla biraz karış-
tırılıyor sonra biber domates atılıyor,tuz kimyon falan
önce atılıyor kaynamış birmiktar su katılıp kısık ateşte
pişiriliyor.Izgarasını dediğim gibi yaparsanız lamburta-
dan vazgeçemezsiniz.Yine derisi soyulmuş lamburtaları
parçalayıp küçükbir tepsinin içinde her iki tarafını yağa
batırıyorsunuz.Yağladığınız kısımlara kimyon,tuz,kekik
atıp balıkları üst üste istifliyorsunuz sonra bir kaç saat
dinlensin.Mangalda pişirirkende çay tabağının içine koy-
duğunuz yağla balıkları her çevirişinizde biraz biraz yağ-
lıyorsunuz bunun için peçete, temiz bir fırça falan kulla-
nabilirsiniz.Sonra afiyetle yiyin.

Yunus Balıkları

Zaman zaman denizlerde karşılaştığım yunuslar ile ilgili
bir çok şey duydum,bazıları gerçek bazıları da binlerce
yıl önceki mitolojik konulara kadar dayanan şeyler.Mese-
la denizde köpekbalığı saldırısına uğrayan birisini yunus-
lar kurtarıyor,veya denizde boğulmakta olan birisine yar-
dım ediyorlar gibi.Belgesellerde birçoğumuz izlemişizdir,
zekaları diğer memeli hayvanlara göre gelişmiş ve bu ne-
denle eğitilip değişik alanlarda kullanılıyorlar.Balıkçılar
açısından bakılırsa hem iyi hem de kötü etkileri var.Bizim
buralarda sürü balıkları fazla olmadığı için balıkçılar açısın-
dan yunusların pek faydası yok(palamut zamanı dışında)
ama alıştılar mı barbun ağlarının en büyük düşmanı,bunun
bilimsel açıklamasını bilemiyeceğim,4-5 adet yunus var
balık ağlarından balıkları alıyorlar,tabii bunu yaparken de
ağlara bayağı büyük zarar veriyorlar.Bunca yıl denize git-
tim bir balıkçının yunus'a zarar verdiğini duymadım
Datça'da.Bir defa bir balıkçının ağına takılıp ölmüştü.
(yunuslar belirli aralıklarla yüzeye çıkıp hava almak zorun-
dadırlar,yoksaboğulurlar.)Bugün bir takım basında Datça'
da yunus'u öldürdüler gibi haberler çıkmış,telefon ettiler
de haberim oldu.Yarın limana indiğim de öğrenirim,başka
yerde ölüp buralara gelmiş olabilir,ikincisi öyle bile olsa
Datça'lı olamaz.Balıkçıları çok iyi tanıyorum.Her neyse
ben size Yunuslarla başımdan geçen bir olayı anlatacağım,
uzun zaman gözlerimin önünden gitmedi yaşadığım,masal-
ları andıran görüntülerdi.Akşam üstü ağ atmak için denize
çıkmıştım,hava bozdu.Ama ben yine de atmak istiyordum,
o sıra 2-3 adet yunus belirdi,etrafımda yüzüyorlardı.Suyun
üstüne çıktıklarında vücutları yay şeklini alıyor,dalıyorlar
3-4 m ilerden aynı pozisyonda çıkıyorlar.Baktım olmayacak
vazgeçip geri döndüm,bayağı dalga çıkmıştı.Dönüş yolunda
liman girişine kadar bana eşlik ettiler,aynı mitolojik konulu
tablolardaki gibi.Biri teknemin sağında diğeri solunda iki m
uzaklıkta,üçüncüsü teknemin en önünde eskort gibi 20
dakika gittik,terbiye edilmiş gibi mesafeyi ve hareketlerini
hiç bozmadılar,aramızda birieletişim olduğunu hissettim.
Limanın girişine gelince kayboldular.O an hala belleğimde
canlı duruyor.Sonra bunu anlatınca bazı denizciler fırtına
öncesi yunuslar balıkçıları uyarırlarmış falan dediler ama
ne kadar bilimsel bilemiyeceğim.

Palamut balığının avlanması

Balıkçılıkta herkesin kendine göre seçtiği bir yöntem,
avlanmayı sevdiği balık cinsleri vardır.Bu biraz kişinin
yeteneklerinin sınırı ile ilgili biraz da karakteri söz konu-
su.Hep sırtı çeken kişiler vardır.Palamut turna,kalamar,
akya sırtısı çeker dururlar,o konularda kendilerini geliş-
tirmişlerdir.Siz fazla sırtı çekmemişseniz ve birkaç kez
denediğinizde bir sonuç alamadıysanız o işlere soğuk kalır
bir daha denemek istemezsiniz.İşte ben de bu palamutla
fazla ilgili değildim.Bir ara bir İstanbullu bir arkadaş vardı
bizim tuttuğumuz balıkları falan tutamazdı.Ama her geli-
şinde birkaç palamut,turna falan tutup geliyor birgün yine
limanda balıkla görünce sohbet ettik,nasıl yakaladığını,
kullandığı rapalayı falan bana gösterdi.(profesyonel
balıkçılar sırlarını kolay kolay vermezler.)Marmaris'e ilk
gidişimde aynı rapaladan birtane aldım.O zamanlar bura-
larda yok o takım.Birgün balıktan dönerken deneyeyim
dedim.Nasıl olsa o yolu katedicem.Vakit akşama yakın,
kayalık bir yerden geçiyordum,birden benim takım takıldı,
misinayı boşladım tabii kayığı hemen boşa alamadım. Misi-
nanın sonuna gelince de köpüğü denize attım yoksa kopacak.
Bunlar birkaç saniye içinde olan şeyler.Daha önce de söyle-
miştim refleksler, çabuk ama doğru karar vermek çok önem-
lidir diye.Herhalde kayaya takıldı dedim.Yanına gidip şaman-
dırayı elime alınca baktım ki bu büyük bir balık.Üzerine gide-
rek yavaşça kayığa aldım.3,5 kg lık bir torik(palamutun
büyüğü)Nasip denen şey bu olsa gerek balık yeme saldırınca
3 tane üçlü iğnenin ikisini düzeltmiş,üçüncüsü balığın yan
tarafından girmiş ve ben o şekilde kayığa almışım.Yoluma
devam ettikçe palamutyakaladım o gün.Hepsi de dişli pala-
mut.30 a yakın yakalamışım,bir de torik ilk palamut avcılı-
ğımda iyi iş.Hava kararmıştı kalamar avına başlamam gere-
kiyordu balıklar peşimde bir müddet daha geldiler,kalamar
takımıma vurup durdular.Ondan sonra her kalamara çıkışım -
da yiyeceğim palamutu yakaladım ama o günkü gibi dişli
palamut sürüsüne denk gelemedim. daha sonraları rastladı-
ğım sürüler çoğunlukla çingene palamutu oldu.

Palamut yahni

Balığın derisini yüz,flato çıkar,içinin siyahlarını al.Kuşbaşı
doğra sonra zeytinyağa limon,karabiber,kimyon karıştır,
dolapta 2-3 saat beklet.Sonra soğan ve sarmısağı hafif
yağda sarart domates dök sos yap,balıkları et kavuruyor
gibi kavur üzerine sosu dök üç dakikaberaber pişir.
Afiyetle ye.

Palamut köftesi

Bu tarif Can Akbulut arkadaşımızınkendi deneyip uyguladığı
bir tariftir,test edilip tadılmış veburadan da bizi izleyen arka-
daşlara duyurulmaktadır.1-Palamutları parçala,limonlu suda
yarım saat beklet.Tencerede kaynamış olansuya at 5 dakika
pişir.2-Palamutları kılçığından ayır.İçinekuru ekmek(ekmek
yerine patates rendeleyip de yapabilirsiniz),soğan,kimyon,
karabiber,tuz,bir veya iki yumurta karıştır.3-Yarım saat
bekletip köfte halinegetir.Dip frize koy.İstediğin zaman kullan.

Tehlikeli balıklar




Tehlikeli başlığını korkutmak için atmadım.Dikkat etmek
gerekiyor.Tehlikelerini açıklayacağım,bu balıkları tanıma-
yan insanlar var.Bugün balıkçılarda çarpanları (iskorpit)
görünce aklıma geldi.Bu tür balıkların yüzgeçlerinde veya
kuyruğunda dikenleri vardır temas ederseniz canınız çok
yanar bazen de tehlikeli olabilir.En tehlikelilerden birisi
Trakonya'dır.Biz buradaTrakana da deriz.Solungaçkapak-
larının üstünde ve sırt yüzgecindeki dikenlerin bazıları ze-
hirlidir.Ortalama boyları 18 cm civarındadır.Parakete attı-
ğımda yarım kiloluluğunu yakaladığım oldu.Kayığa almam
hemen bıçakla kesip atarım.Aslında eti beyaz ve çok lezzet-
lidir ama o riski göze almadım.Bir dalgınlık başıma iş açmak-
tan korktum.Bir iki sene önce kıyılarda amatörce balık avla-
yan birisi trakana yakalıyor ve tanımadığı içineliyle tutuyor.
Bu arkadaş iki ay yattı ,bayağı bir tehlike atlattı.Eli felç olan-
ları da duydum.Tabii biraz da bünye meselesi. Balıkçılar
konuşurlarken duydum sokulup da acıdan başka bir zarar
görmemişler,yıllar içinde bir bağışıklık kazanmış olabilirler.
Bu balıklar kumluk yerlerde yaşarlar,açık renkli benekli şekil-
leri vardır.Avlanırken bu tür balıkları bilmek gerekir.Diğer bir
dikkat edilecek balıkVatos'dur.Bunların da bir kaç türü var.
İğneli vatos un kuyruğunun dibe yakın yerinde bir iğne vardır,
bu iğne zehirlidir.Benim ağlarıma da vatos yakalandığı çok oldu,
hepsinde dikkatli davrandım bir şey olmadı.Yalnız Datça da ya-
şanmış birolay oldu.Irıp teknelerinin serbest olduğu zamanlarda.
Ağı çektiklerinde torba şeklinde kayığın yanına gelir,balıkçılar
balıkları ürküterek toplanmasını sağlarlar.Buteknede çalışan bir
genç ağın ortasına atlıyor bu iş için.O ara vatos sokmuş mu,
çarpmış mı tam hatırlamıyorum.Bu gencimizin de zor günler
yaşadığını duymuştuk.Vatoslar da kumluk yerlerdebulunur
kuma gömülerek saklanırlar.Bizim burada Çarpan dediğimiz
(iskorpit) balığını çok kişi bilir.Tavası,buğulaması,asıl da çorbası
yapılır.Bu balığın da dikenleri zehirlidir,ağ çekerkengörmeyince
beni bir çok kezçarptı.Bir şey olmadım amaçok acı veriyor.
Küçüklerinin daha zehirli olduklarını okumuştum,hakikaten de
bir defasında çok küçük bir tanesi çarpmıştı ogün akrep sokma-
sı gibi zehirin kolumda yürüdüğünü hissetmiştim,parmaklarım
uyuştu,hemen döndüm denizden.Kayığımız da herzaman
amonyak bulundururuz.Amonyak acıyı hem de tehlikeyi azaltır.
Bir de sokkan diye bir balık vardır buralarda.Aknenize özgü.
Bunun da sırt ve alt yüzgeçlerinde dikenler vardır.Bu dikenler
çarpanda olduğu gibi çok acı verirler.Eti buralarda çok
beğenilen bir balıktır.Karasokkan,beyaz sokkan diye iki
çeşidi var.Yassımsı bir şekli var.Bayanlar bunu temizler-
ken çoğunlukla çarpılırlar.Bazı kişilerin temizlemeden
önce dikenlerini makasla kestiğini gördüm.