9 Ocak 2009 Cuma

Levrek Avcılığı

Size levrek avcılığı yaptığım zamanlarla ilgili bir
anımı anlatayım.Levrek denizlerdeki en kurnaz,
temkinli balıklardandır,hele bir de liman levreği
olursa!Liman balıkları yaşadıkları ortamdanmı-
dır nedir daha kurnaz olurlar.Bu özellikleri halk
arasında da "liman balığı gibi kurnaz"şeklinde
geçer.
O zamanlar"ırıp"dediğimiz balıkçı tekneleri vardı,
kıyıya yakın ağ atarlardı.Bunlar avdan dönerken
bir yandan ağları toplarlar küçük balıkları veya
işe yaramazları denize atarak limana gelirlerdi.
Arkalarından martılarla beraber levrekler de peş-
leri sıra limana girer hala atılmakta olan balıklara
atlarlar ama oltaya sunmazlardı.Gece kürekli bir
kayığım vardı onu alır limanın kuytu bir yerinde
oltamı atar levrekleri beklerdim.Kolay kolay boş
döndüğüm olmazdı.Levrek büyük balıklardandır,
2 kg dan küçüklerini yakaladığım çok nadirdir.
O gece yanıma bir kg lopa(kupes)alıp limana gittim.
Kayığı yine kuytu bir köşeye çekip beklemeye baş-
ladım.Yemler ölü batmasın diye şırıngayla hava
vermek gerekiyor,yoksa mıngırı veya diğer balıklar
yemi parçalar.Neyse birtanesi oltama musallat oldu
benimle oyun oynuyor,liman levreği.Ne yaptımsa
yemi yediremedim,alıp götürüyor asılınca bırakıyor.
Saat oldu gecenin onbiri,yarın da seçim var sandık
başkanı olarak görevliyim.Baktım olmuyor yemleri
denize atıp gideyim dedim.Tam bir avuç yemi denize
atmıştım ki ortalık karıştı,ayni balık çiftliği gibi,koca
bir alay levrek.Hemen oltamı aralarına attım,atar
atmaz bir tanesi yapıştı.30-40 m boşluk verdim sonra
hızla çekerek oltanın boğazına takılmasını sağladım.
30 luk misina dikkatli çekmek lazım,balık limandaki
demir iplerine oltayı sarmış kurtarayım diyene kadar
oltayı kopardı.Bozuntuya vermeden yine biraz balık
atıp oltamı aralarına attım,atar atmaz biri daha yine
boşluk verip sonra sert çekerek oltanın boğazına otur-
masını sağladım.Ama iş çekmeye gelince balık yine
demir iplerine sarmıştı.İplere asılarak oltamı sardığım
plastik su şişesini iplerden geçirerek kurtardım,boşluk
vermeden çekiyorum bazen yükleniyor kontrollü bir
boşluk bırakıyorum.Boşluk verirseniz kulaklarının arka-
sı jilet gibi keskindir oltayı keser.Balığı kayığın yanına
getirdiğimde tam çolguyu ayarlıyordum kuyruğunu
suya vurmaz mı?Üstüm sırılsıklam oldu balığı o zaman
gördüm koca bir azman,evde tarttım tam 4 kg.
O gece aynı şekilde 3 tane daha yakaladım ama onlarda
fazla zorlanmadım.Kayık akıntıya kapılarak,iplerden
uzaklaşmıştı,tabii balıklar da benle birlikte.Ama yemim
bitti ertesi günü de zorlu bir görev evin yolunu tuttum.
Ertesi gün dururmuyum,hemen hava kararır kararmaz
yemi alıp koştum limana.Ama nerde bizim balıklar
gitmişti,yabancı bir sürüydü olta tanımayan.Bir daha da
böyle aç,kalabalık bir levrek sürüsüne rastlamadım.
Onun kurnazlıklarına çareler arayarak avlandık durduk.
Ogünü unutamam,ogün ayrıca balık avında yemlemeyi
öğrenmiş oldum yemleyerek levrekleri kolayca bulup
yakaladım.

Uzatma ile yakaladığım orfoz

Avlanacağım ince burun'a sabah erkenden vardım,Datça
limanından bir saatlik bir mesafe bizim kayıklarla.Yolda
giderken bir yandan hazırlıkları yaparken bir yandan da
oltayı nerelere nasıl atacağımın planını yapıyorum.İnce
burun kayalık,akıntılı bir yer,akıntılar bazen olumlu etki
yapsa da çoğu zaman ters etkileri olur,misinalar akarak
kayalara sarılır veya oltanız hiç istemediğiniz yerlere gider.
onun için böyle yerlerde akıntılar iyi hesaplanmalı,balık-
ların hangi saatlerde hangi bölgelerde dolaştıklarını bil-
mek lazım.Zamanında benim ince buruna gelip de balık
yakalamadığım çok nadirdi.Şimdilerde oralarda da balıklar
azaldı.Yanımda iki adet ölü kalamar vardı onun için olta-
yı atacağım yeri iyi seçmeliydim,hata yapmamamam gere-
kiyordu;yemleri ziyan edersem bunca yolu boşa gelmiş
olacaktım.Uzatma oltalarımı çıkarıp sübye de anlattığım
gibi iğneleri yeme geçirdikten sonra 600-700 m gidip
yemi bıraktım ve oltayı boşaltarak kıyıya daha önce
demir attığım yere geldim,uzatmanın köpüğünü kolay
çözülecek biçimde demir ipinin şamandırasına bağlayıp
2. oltayı atmaya gittim,yine kayaları ve akıntıları dikkate
alarak oltayı bırakıp demir ipine doğru giderken ilk attı-
ğım uzatmanın şamandırasının havaya savrulduğunu
gördüm ,denize düşüp bir müddet döndü,hızla gelip
elimdeki oltanın köpüğünü demir ipine bağladım denize
savrulan oltaya koştum,moralim de bozuldu;eğer oltanın
ucundaki balık orfoz ise çıkarmak çok zordu.Boşluğu de-
ğerlendirip hemen bir kayanın içine girmiştir,çıkarması
da şansa kalmış.Düşündüğüm gibi oltayı elime alınca şöyle
bir baktım balık kayada,hiç uğraşmadım misinayı babalar-
dan birine bağlayıp verdim gazı.Bayağı bir gittim olta
ne gerildi ne koptu gitsem daha gideceğim o zaman uyan-
dım ve arkaya bakar bakmaz denizde suyun üstündeki
balığı gördüm.Orfoz ,lahos gibi balıkların hava keseleri
vardır hızla çekerseniz basınçla şişerler balığın ağzından
dışarı çıkarlar,balık bir daha dibe gidemez.Bu da öyle
olmuştu.Neyse tam balığa doğru gidiyordum diğer olta
denize uçtu,balığı kayığa aldım (on kilonun bayağı üzerin-
de bir orfozdu.)hızla diğer oltaya koştum ama o da kaya-
ya girmişti,epey uğraştım ama çıkarmak nasip olmadı.
İki yemime aynı anda iki orfoz sunmuştu ,balıkların bir
havası saati olur ona denk gelmiştim.Yakaladığım balığa
gelince onu almam bir tesadüf sonucuydu.Balık yemi
yutup kayaya doğru kaçarken boşta kalan 2. iğne bir
kayaya takılmış balık da kovuğuna gidememişti.Ben
yol verip asılınca kayaya takılan iğne yamulmuş balık da
gelmişti.Avcılıkda rast gelsin derler bazen şansın,tesadüf-
lerin çok etkisi olur.Eve gelince balığı 2 şer kiloluk parça-
lara ayırdım dipfrize attım,daha sonraki günlerde arkadaş-
larımla yedik o vesile ile çok tatlı sohbetler ettik.